|
|||||||||||||
|
|
Hakan Altınay*: Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş. Bir Dava ŞirketidirTürkiye'nin geleceği üretebilmeyi bilmekten geçmektedir > Hakan bey bize robotun tanımını yapar mısınız? ISO TR 8373'e göre üç veya daha fazla ekseni olan, programlanabilir çok amaçlı, bir yerde sabit duran veya hareketli (tekerlek veya kayma yataklı) olan endüstriyel uygulamalarda kullanılan manipülatörlere robot denir. Ülkemizde birçok motorlu makine veya el aletine robot deniliyor. Bazen 118'den telefonumuzu öğrenip portakal sıkma robotlarının tamirini yapıp yapmadığımızı bile soruyorlar. Ülkemizde birçok şeye robot denmesinin nedeni belki de robot kelimesinin yenilikçi teknolojiyi tariflemede başarılı olmasından kaynaklanıyordur. > Robot teknolojik anlamda en önemli üretim araçları arasında yer alıyor. Gerek çalışan insanın tehlikelerden korunması, konforun un sağlanması, üründe istikrarın, tutarlılığın, kalitenin artırılması için robotların çok büyük önemleri, rolleri var. Türk endüstrisinde yeteri kadar robot kullanılıyor mu? Bana göre Türkiye'de yeteri kadar ne yapılıyorsa o kadar robot kullanılıyor. Anlatmak istediğim, yeni teknolojilerin kullanımının her alandaki alt yapının yeterliliği ile büyük bir paralellik arz etmesidir. Yenilikçi teknolojiyi kullanmak için endüstriyeller büyük bir istek içerisinde olabilirler, ama diğer şartlar bu isteği hangi ölçüde gerçekleştirecek olgunluk düzeyindedir? Bunun etüt edilmesi gerekmektedir. Bu konuya açıklık getireceğini düşündüğüm bir örnek vermek isterim. Yanlış hatırlamıyorsam 1979 senesinde rahmetli Nejat Eczacıbaşı ilk endüstriyel hidrolik boya robotunu ülkemize getirmiş. Sır atma işleminde kullanılmak üzere getirilen bu robot o zamanın Cumhurbaşkanının Bozüyük'te bulunan fabrikaya düzenleyeceği gezi için büyük zorluklarla ancak yarım saat çalıştırılabilmiş. Cumhurbaşkanı ile birlikte Nejat Bey ve bütün çalışanlar robotu çalışırken görebilmişler ve robot bu gösteriden sonra bir daha çalışmamış. > Peki, neden bu ilk robot çalışmamış? Bu çok önemli bir nokta. Anlayabildiğim kadarıyla iki nedenden dolayı çalışmamış. Yeni geliştirilmekte olan bu sırlama robotunu Nejat Bey büyük bir heyecanla almış ve Türkiye'ye getirmiş. Robotun üzerinde daha bir takım iyileştirmelerin yapılması gerekebilirdi. Bu iyileştirme hem fabrikanın altyapısından hem de yurtdışından bir takım uzmanların getirilmesi ile sağlanabilirdi. Zannediyorum yurtdışından uzmanların buraya getirilmesi oldukça maliyetli bir olaydı. Bu yüzden uzman getirilmesine sıcak bakılmadı. Diğer bir konu ise Türkiye'de bu konuya yakınlık sağlayacak yetişmiş insan gücünün bulunamaması. 30 dakika çalışan bu robotu 1996 senesinde yaptığım bir fabrika ziyaretinde naylon torbalar içerisinde ambarda dururken gördüm. Üzücüdür ama ülkemizde buna benzer çalışmayan onlarca örnek var. Daha uzun yıllar boyunca birçok sektörde bu gibi kötü örneklerin devam edeceğini düşünüyorum. Neden olarak, "Biz Türkler yüksek teknolojiyi üretemeyeceğimiz gibi, konusuna hâkim uzmanlaşmış insanımız da olamaz" düşüncesinde yatıyor. Olsa bile güven duyulamaz. İşte ülkemizdeki bu yaygın kanıyı sorgulamamız gerekir. İnsana ve bilgiye değer veren kendi eğitim sistemine, mühendisine, akademisyenine güvenen bir toplum haline dönüşmemiz lazım. Üzerimizdeki "biz yapamayız"'ı destekleyen düşünceden toplum olarak hızla kurtulmalıyız. Bu ülkenin insanına ve bilgisine danışılabileceğini büyük bir içtenlikle ve samimiyetle yapılabileceğini artık kabul etmeliyiz. Bu ülkeyi ancak bu ülkenin insanının var edeceğini unutmamalıyız. Her ulus kendi geleceğini düşünür. Türk ulusunun geleceğini ancak bu ülke insanı düşünür. Başka hiç bir ulus. Evet, tekrar ana konumuza dönecek olursak, bir işletme uluslararası endüstriyel pazarlara açılacaksa sıkı rekabet şartlarından dolayı üretiminde esnek otomasyon teknikleri kullanması kaçınılmaz hale gelmektedir. Esnek otomasyon teknikleri ürünün kalitesini ve üretim hızını arttırırken birim ürün başına maliyeti optimum düzeylere çekebilmektedir. Açıktır ki bir üretim sistemi içerisine dâhil edilmiş olan robotik sistem tek başına bu iyileştirmeleri sağlayamaz. Ama üretim anlayışının ve üretim tarzının firma içerisinde değişmesi için gerekli zorlayıcı etkiyi sağlayabilir. Üretilecek ürün için satın almadan başlayan ve üretimin her aşamasında devam eden standardizasyonu sağlayamazsanız, robotlu esnek otomasyon yatırımınız size hiç bir fayda sağlamaz. Bugün ülkemizde üretim anlayışında değişimi sağlamadan yapılan 40'ın üzerindeki robotlu esnek otomasyon sistemi çalışamaz durumdadır. > Robot alınıp hemen kullanılacak bir ürün değil mi? Robotik ve ona dayalı otomasyon konusunda uygulama tecrübesine sahipseniz hemen alınıp kullanılacak bir üründür. Firmanızın üretim teknolojisi yeterli düzeyde değilse robot hemen kullanılacak bir ürün değildir. Robot ve otomasyon sistemi için gerekli olan alt yapı çalışmalarını gerçekleştirmeniz gerekmektedir. > Efendim nedir bu çalışmalar? Birincisi robotu kullanacağınız alanı çok iyi tespit etmelisiniz. > Nasıl tespit edilir bu alan? Bu çalışmaları iki başlık altında toplayabiliriz. Birincisi, robotlu sistemi kullanacak firmanın sahip olması gereken alt yapı. Bunu da üç maddede açıklayabiliriz. Yönetim ve organizasyonun hazır olması ki, bunları çalışanların seviyesi, kalite anlayışı, üretim tekniği, satın alma standardı, çalışan güvenliği olarak sıralayabiliriz. Yerleşim, sistemin verimli çalışabilmesi için malzeme akışına izin verebilecek ve her türlü servis imkânlarının rahatlıkla sağlanabileceği yer ve proje bütçesi ise sistem için gerekli her türlü yatırımın sağlanabilmesi. İkinci başlığımız esnek otomasyon sisteminin performans ölçümü. Yine bunu da maddeler halinde açıklarsak;
şeklinde tarif edebiliriz. Bu değerlendirmeler bize robot ve robota dayalı otomasyon sistemini satın alırken boru bükme makinesi alır gibi robot ve robot sistemi satın alamayacağımızı göstermektedir. > Peki, neden bu hiç önem verilmeyen hatta önemli olduğu idrak edilmeyen bir konudur. Türkiye'de bugün kullanılmakta olan robot sistemlerinin çok büyük kısmı yurt dışı fuarlar veya önerilen firma görüşmeleri sonucunda alınmış. Sistemleri etüt ettiğinizde nasıl alındığını tahmin edebiliyorsunuz. Bizim şöyle bir işi yapabilecek robota ihtiyacımız var, sizin robotunuz bu işi yapar mı? Sistem satıcı firmalar da bizim firmalarımızın alt yapılarını pek fazla incelemeye ihtiyaç duymadan hareket etmişler. 40 gram ağırlığındaki yükler için 40 kg yük kaldırma kapasitesindeki ya da kinematik ve mekanik yapısının uygun olmadığı robotları uygulamalarda kullanmışlar. Kimilerine eski kullanılmış robotları boyayıp yeni diye satmışlar. Nasıl olsa kimse bunu Türkiye'de değerlendiremez diye yabancılar inanılmaz rahat hareket etmişler. Tabi ki danışabileceğiniz bir kurum olmadığı için ne aldığınızı bilmiyorsunuz. Kapalı kutu alıyorsunuz. Kısaca işe uygun robot değil, neredeyse robota uygun iş dönüşümleri yapılmış. Böyle olunca da sistemler kısa süre içerisinde devre dışı kalmışlar. Yatırımlar heba olmuş. Bu bile gösteriyor ki ülke insanımızın tecrübe kazanabilmesi ve bilgi üretebilmesi için ulus olarak diğer ülke insanlarına verdiğimiz imkân ve güveni eksiksiz kendi insanımıza vermeliyiz. Yeni mühendislik alanlarında teknoloji üretebilen insan yetiştirmek en önemli hedeflerimiz arasında olmalıdır. > Ben 1 kiloluk çikolataları kaldırmak için 60 kilo kaldırma kapasitesi olan robot satın alındığını biliyorum. Maalesef o projeyi görmenin verdiği üzüntüyü uzun bir süre hissettim. İşte sizin verdiğiniz bu örnek bahsettiğimiz heba olan proje örneklerinden yalnızca biri. Bu gibi üzücü örnekler diğer endüstriyellerce esnek otomasyon sisteminin sanıldığı gibi verimli olmadığı yolunda yapay bir endişeye sevk ediyor. Bu korkuyu gidermesi için Japonya Robot Federasyonu'na 300'e yakın kayıtlı robot üreticisinin olduğunu söylersek zannediyorum robot teknolojisinin endüstriyel gelişimini çok iyi anlatıyordur. Bir örnek, OTC-Daihen firması Japonya'nın en büyük kaynak makineleri üreticisidir. Yalnız başına Japonya kaynak pazarının % 55'ine hâkimdir ve yılda 3500'ün üzerinde kaynak robotu üretmektedir. Bildiğiniz gibi bu yılın başında Avrupa Birliği'nin ilk toplantılarından birinde Jack Santer tarafından tespit edilen geleceğin 3 temel teknoloji alanı açıklandı. Bunlar, enformasyon (bilişim), biyoteknoloji, robotik ve otomasyon. Bizler bu gelişmelere kayıtsız kalmadan ulusal endüstrimizi dikkatli bir şekilde yenilikçi teknolojilere uyarlamak zorundayız. Geçmiş yıllarda CNC tezgâhlarda yapılan hatalı yatırımlar, umarım esnek otomasyon sistemlerinde asgari düzeyde kalır. Çünkü gelecek bu teknolojilerdedir. > Hatanın bir başka türü yapılıyor zannediyorum. Kullanma potansiyeli olan alanlarda robot kullanamayarak şu anda bir hata yapıldığı düşüncesindeyim ben. Haklı olabilirsiniz. Fakat şunu da göz ardı etmeyelim, ülkemizdeki ekonomik koşullar maalesef güven duygusu verici düzeyde değildir. Devlet gibi kaynak kullanımında büyük bir rakibiniz varken ülkemizde ucuz veya uzun vadeli kaynak bulmak hemen hemen imkânsızdır. Tefecilikten başka bir şeye benzemeyen bankacılık yapısı ile bu ülkede ancak leblebi satabilirsiniz. > Ama bu kriz öncesinde de böyle bir şey yoktu. Böyle bir tehlike söz konusu değilken ya da bugünkü ortam söz konusu değilken de belki bir ürkeklik, çekingenlik, onu iyi kullanamama düşüncesi buna nedendi. Bir de benim bir nokta hep ilgimi çekmiştir. Şimdi siz dediniz ki, "Türk girişimcisi gidiyor; Avrupa'da fuarlarda bir robot firması ile görüşüyor -Bu robot benim işimi yapar mı?- diye soruyor onlar da yapar diyorlar." Türk sanayicisinin ya da Türk mühendisinin fabrika içinde robotun nerede kullanılacağını tespit etme konusunda bir eksiği yok mu? Ben demin Türkiye treni kaçırıyor bu potansiyelden yeterince yararlanmıyor derken buna da inanıyordum. Siz gidip Bilecik'teki seramik fabrikalarına eminim ki kötü teknolojili robot kullanıldığını fark edersiniz. Çok doğru söylüyorsunuz işte dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz. Birincisi kurumsal, endüstriyel kültürün daha yerleşmemiş olmasından kaynaklanıyor. Yani yetişmiş insanımızın daha, olgunlaşmamış olmasından kaynaklanıyor. > Ama bunun eğitimi yok. Özgüven, vizyon, cesaret ve proje finansman imkânlarının gelişmesi insan kaynağımız ile beraber sanayimizin olgunlaşmasına katkı sağlayacak etmenler olacaktır. > Akademik düzeyde bir eksiklik. Sadece akademik düzeyde değil. Bir firmada inisiyatif sahibi olan kişi "ben ülkemin insanlarına danışır öyle yola çıkarım, gerekirse sistemi yurt içinden de alırım," diye hareket etse hem proje maliyetlerinde düşme sağlanacak hem de projeyi alacak firmanın çıkarları gözetilerek sağlıklı etüt edilmiş olacaktır. Böylelikle ülke insanı ile daha fazla proje yapılarak ulusal tecrübe kazanılma şansı doğacaktır. > Ben daha azına razıyım biliyor musunuz dışarıdan alsınlar ama bilen kişileri veya bu konuda çalışmak isteyen firmalara yetişme fırsatı vermek amacıyla projenin implemantasyon safhasında Süpervizer'lık versinler daha azı dediğim bu. Keşke bahsettiğiniz gibi davranılabilse. Proje sahibi bu yöntemle aldığı sistemin riskini minimize etme imkânı bulmuş olur. Bu kültürün yerleşmesi yine ülke insanının bilgisine ve tecrübesine değer vermekten geçer. Satın alma noktasında inisiyatif kullanan yöneticiler ve orta kademe proje sorumluları riski üzerlerinden atarak aman bana bir şey olmasın düşüncesi ile "Bir lira vereceğime üç lira veririm, bu sistemi her şeyi ile birlikte yurt dışından alırım ve çalıştırırım; çünkü bu bizlerin bilmediği bir şey." diyorlar. Kimi üst düzey yöneticiler ise ulusal kimliklerini kaybetmişler. Tabi hal böyle olunca yüksek teknolojik sistem diye sac parçalarına yüz binlerce doları veriyorsunuz. Ülkenizi bir araştırma laboratuarı olarak kullandırmış oluyorsunuz. Neticede ulus olarak çok fazla şey kaybediyorsunuz. O insanların teknolojik bilgileri artıyor. Ülkelerinin refah düzeyleri artıyor. Bir ürünü başka bir ülkeye satmaktan dolayı ticari kabiliyetleri artıyor. Siz de sistemi çalıştırmakla uğraşıyorsunuz. Siz bu sistemle bir parça yapacaksanız, onu yine onların belirlediği fiyata satmaya çalışacaksınız. Sonra buna da ihracat diyeceksiniz. Bunun adı endüstriyel köleliktir. > Hakan Bey, robot kullanma durumuna gelen firmaların robot alırken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunu bize başlıklar halinde anlatabilir misiniz? Robot ve otomasyon sistemi alımı söz konusu olduğunda hiç çekinmeden Altınay'ı arasınlar, bizler hizmet etmekten memnunluk duyarız. Seve seve projelerini bedelsiz inceleriz. > Peki, madem şöyle bir söylenti var. Hakan bey gider, robot kullanılması gereken yerleri saptar çözümü oluşturur, olgunlaştırır, önerir ama alıcı başka bir firmadan gider robotunu alır. Bu söylentinin gerçeklik payı nedir? Bu tespitiniz yüksek oranda doğrudur. Firmalara gidip ücretsiz danışmanlık veriyoruz; firmaların üretim aşamalarını ve altyapısını inceliyoruz nelere dikkat etmeleri lazım, ne zaman robota geçmeleri lazım çok ince ayrıntıları ile kendilerine takdim ediyoruz. Hatta projeleri ile alakalı bir simülasyon çalışması yapıyoruz; bu çalışma karşısında da bir bedel almıyoruz. Firma bu işin yapılabileceğine inandıktan sonra yurtdışındaki diğer firmalarla bizim de onlara takdim ettiğimiz proje çerçevesinde oradan ne istediklerini nispeten bilerek gidip satın alabiliyorlar. Buna şu açıdan seviniyoruz, en azından bizim vermiş olduğumuz çözüm, o sistem için doğru bir çözümdür. En azından bizim verdiğimiz o çözüm çerçevesinde bir şey satın alıyorlar. Tabi olay sadece satın almada bitmiyor. Proje üretilme aşaması da çok önemlidir. Proje sahibi firma ile doğru zemine oturtulmuş bilgi akışına ihtiyaç vardır. Sistemin devreye alınma aşamasında bir takım sıkıntılar yaşamaya başlıyorlar. O zaman bazı şeyleri görüyorlar ve bizim ne demek istediğimizi anlıyorlar ama iş işten geçmiş oluyor. Söylediklerimizi ciddiye almıyorlar. Hikâyemiz de üzücü bir şekilde bitiyor. > Bu oluşumu değiştirmeyi düşünüyor musunuz yoksa taşların yerine kendiliğinden oturmasını bekleyecek sabrınız var mı? Bu düşünceyi değiştirmek için gayretli bir çalışma içerisindeyiz. Sürekli artan motivasyonla bu çabayı sürdürüyoruz. Nedeni, Altınay'ın ticari orijinli bir şirket olmamasıdır. Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş. bir dava şirketidir. Türkiye'de yüksek teknolojiye dayalı bir firmanın ulusal boyuttan uluslararası bir boyuta taşınarak Dünya Şirketi olması en büyük davasıdır. Aynı zamanda Türk endüstriyeline doğru ve kullanılabilir çözümler sunarak hizmet vermek, yani çözüm sunan bir şirket olmaktır. Bu hizmeti de Türk insanı ile birlikte veren bilgiyi ülkesinde ve beraber üreten bir felsefesi var. Şu ana kadar bu düşünceden vazgeçmedi. Bir takım ulusal olumsuzluklara rağmen bu davadan vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Türk endüstriyelini bu konuda uyarmayı ve onlara doğru çözümler üretmeyi ulusal bir görev olarak üstlenmiştir. Bütün Türk firmaları bizim değerlerimiz. Bizlerin çocukları yarın bu firmalarda görevler alacaklar. Bu firmaların gelecekte var olmaları demek bu ülkenin var olması demektir. Altınay'ın yaklaşımı bu hislerle oluşmaktadır. > Hakan Bey robotlar nerelerde kullanılır? Günümüzde robotların kullanım alanları çok genişlemiş durumda. Endüstriyel amaçlı robotları hizmet alanında çok verimli olarak çalışırken izleyebiliyorsunuz. Robot teknolojisini iki alanda sınıflandırabiliriz. Bunlar endüstri ve hizmet olarak adlandırılabilir. Endüstrinin hemen hemen her sektöründe ve sektörler içerisinde alt gruplarda dahi robotlar hizmet vermektedirler. Otomotiv, beyaz ve kahverengi eşya, kimya, cam, mobilya, gıda, elektronik, elektrik, metal, seramik, kâğıt, nükleer, uzay, eğitim gibi ana alanlarda kaynak (ark, lazer, nokta), yükleme, boşaltma, kesme, çapak alma, parlatma, lazer ve su jeti ile kesme, montaj, paketleme, paletleme, boyama, kaplama, yapıştırma, ısıl işlem yapay görme ile muayene, ölçme, test etme ve araştırma olarak sayabiliriz. Hizmet alanında ise ortopedik ve beyin cerrahisinde, yüksek bina dışı temizliğinde, maden araştırmalarında, deniz dibi araştırmalarında, hasta ve yaşlıları yaşamsal desteklemede, benzin istasyonlarında gibi sayabileceğimiz birçok farklı uygulama alanında kullanılmaktadır. Özetle insana yaraşmayan bedensel çalışmaların, şimdilik, belirli bir yüzdesinde kullanılmaktadır. Bugün kendi konusunda başarılı bir cerrah, Amerika'daki bir hastaneden uydu aracılığı ile başka bir ülkedeki cerrahi müdahaleyi "telerobotics (uzaktan robotik müdahale)" ile robotlu olarak gerçekleştirebilmektedir. Bunlar hayal değil gerçeğin kendisi. Bizler bu gerçeğe sırtımızı dönemeyiz. > Hakan Bey robotlar da çok gelişiyor değil mi? Önceden bazı işlemleri yaparlardı. Örneğin kaynak işlemlerini yaparlardı ama onlara hareket öğretilirdi bunu da görmeden yaparlardı. Bugün sözünü ettiğiniz uygulamalarda robotlar görüyorlar, duyuyorlar ve o gördüklerine, duyduklarına göre hareket ediyorlar, gidişat belki de 5 duyunun kazandırılması yönünde; ne dersiniz bu tür gelişmeler olacak mı gelecekte? Bugün var olan birçok şey çok yakın geçmişimizde yoktu bile. Belki fikri planda bile yoktu. Çok yakın zaman içerisinde teknolojik olgunluğa geldi ve bugün çok yaygın olarak kullanıyoruz. Robot teknolojisinin gelişiminde de durum aynı. Bugün "cyborg"'lar gibi bir takım sibernetik organizmalardan bahsediyoruz. Yakın gelecekte biyoteknoloji ile robotik bir araya gelecek. Evde bize yardım eden hizmet robotlarımız olacak; dışarıda soğuk ve tehlikeli ortamlarda bize hizmet eden ve istediğimiz görevleri yerine getirebilecek robotlarımız olacak. Yakın gelecekte bu gerçekleşecek. Kendisini yenileyebilen bir robot teknolojisinin yakın gelecekte olacağını tahmin etmiyorum. Bu insana çok yakın bir varlık olabilir. İnsanlar tarafından programlanabilen ve arızası yine insanlar tarafından giderilen servis robotlarımız, hizmet robotlarımız veya insan görünümüne benzeyen bir takım robotik mekanizmalar yakın gelecekte insan yaşamında yerlerini alacaklar. Bu yakın gelecek ne zaman derseniz ben 10-15 yıl olarak düşünüyorum. Ekonomik gücü 2 veya 3 çamaşır makinesi satın alabilme kabiliyetine sahip herkes evine bir tane hizmet robotu alabilecek. Evde ve işte masasını toplayacak, çayını götürüp getirecek, siz gelmeden evvel evde bir takım hazırlıklar yapacak, yemeğinizi hazırlayacak, çamaşırlarınızı yıkayıp kaldıracak etrafı toplayacak, bavul veya ufak tefek eşyalarınızı arabaya götürecek. Bu söylediklerim çok yakın gelecekte olacak şeyler. Ailenin bir ferdi olacak. En yakın bir beyaz eşya satıcısından Altınay marka istediğimiz fonksiyonlara uygun bir hizmet robotu satın alacaksınız. > Hakan Bey Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş'nin yakın geleceği nedir? Altınay'ın geleceğini ulusal ve uluslararası hedefleri şekillendirmektedir. Altınay, 21. yüzyılın gerektirdiği teknolojiyi üreten, geliştiren, robot ve esnek otomasyon konularına hâkim, ulusal ve uluslararası kurumlara katkı sağlayan ulusal bir şirkettir. Kısa vadede; ülkenin ihtiyaç duyduğu ileri teknolojileri üreterek, ülkeyi bilgi toplumu haline dönüştürecek stratejilere destek olmak, üretim tarzını ve yönetim anlayışını değiştirmek, ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sağlamaktır. Endüstriyel hedefi; verimliliği arttırmak, çalışanların çalışma şartlarını insancıllaştırmak, kaliteli mal ve hizmet üretmek, zamandan tasarruf sağlamak yeni iş imkânları yaratmak. Uzun vadede; yüksek teknolojiyi üretmek ve tabana yaymak, bilgiyi üretebilen ve yönetebilen insan yetiştirmek, Ar-Ge çalışmaları ile değer yaratabilmektir. Altınay, fikri-ürüne, ürünü-endüstriye kazandırmış nadir ulusal şirketlerimizdendir. Uluslararası hedefi; Bu coğrafyada yeşermiş, yaşam ve üretim tarzını değiştirebilecek hayal gücüne sahip üretebilmeyi bilen, tarihine katkı sağlayan tüm dünya uluslarına hizmet ve ürün götürebilmiş bir dünya markası olmak. Bugün Altınay, ulusal ve uluslararası düzeyde özgün otuz beşin üzerinde robotlu sistem tasarlamış, imal etmiş ve devreye almıştır. İnsana ve bilgiye verdiği değer ile bugün ülke dışında da hak ettiği saygıyı görmektedir. Farklı mühendislik disiplinlerindeki akademik çalışmalara sürekli destek vererek, kendi alanında uluslararası düzeyde, iyi yetişmiş insan kaynağına sahip mühendislik firmalarından biri konumuna gelmiştir. Bugün 20 çalışanından, konularında uzman 14 mühendisi (2 doktora), 350 bin saatlik Ar-Ge birikimi ile her yıl 8 ila 10 milyon marklık bilgi üretmektedir. Altınay'ın bugüne kadar ürettiği bilginin parasal değeri yaklaşık 100 milyon markın üzerindedir. Altınay, yaptığı bu çalışmalarla, ulusal ve uluslararası düzeyde birçok ödülün de sahibi olmuştur. Aynı zamanda 1996 yılında Dünya Robot Federasyonu (International Federation of Robotics, IFR) Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş.'ni Avrupa'nın 28 robot üreticisinden biri olarak kabul etmiştir. Yine 1999 yılında Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş., Sanayi ve Ticaret Bakanlığı sanayi siciline İstanbul Sanayi Odası üyesi, Türkiye'nin ilk robot üreticisi olarak geçmiştir. Son aylarda firmamız adına memnunluk verici gelişmeler olmuştur. Altınay'a Avrupa'nın en büyük iki sanayileşmiş ülkesinden Bakanlık düzeyinde davet gelmiştir. Hatta ilgili ülke sanayi bakanı tarafından imzalı davet dosyası 20 Ağustos tarihinde ilgili ülkede takdim edildi. Davetin içeriği kısaca, şirketin genel merkezinin ve Ar-Ge çalışmalarının ilgili ülkede yapılmasıdır. Altınay böyle bir davete sıcak bakarsa, devlet olarak her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söylediler. Altınay'a yapılan bu daveti ulusal teknolojinin onurlandırılması olarak değerlendiriyoruz. Yine bu davet bize, kabiliyetimizin ve vizyonumuzun uluslararası düzeyde ciddi olarak kabul gördüğünü anlatıyor. Bu da tabidir ki Altınay' ı var edenleri fazlasıyla memnun etmektedir. Firmamız bu uluslararası etkinliklerinin sonuçlarını yakın gelecekte sizlerle paylaşacaktır. Altınay, teknoloji üretme yolundaki bu şerefli bayrağı, yeni gelecek nesle dimdik teslim edecektir. Türkiye'nin geleceği, üretebilmeyi bilmekten geçmektedir. Altınay bu başarılardan aldığı güçle bilimsel ve teknolojik bulguları ekonomik faydaya dönüştüren dünya insanlığı için yeni bir isim olacaktır. > Teşekkür ederim.
* Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş. Genel Müdürü. Kaynak: SÜMEN, Halefşan., "Hakan Altınay: Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş. Bir Dava Şirketidir", Otomasyon Dergisi, Ocak 2000, syf. 30-36 Alıntı referansı: SÜMEN, Halefşan., "Hakan Altınay: Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş. Bir Dava Şirketidir", /sayfa/Hakan_Altinay-Altinay_Robotik.html , Temmuz 2007 Arama önerileri: altınay robotik, endüstriyel robotlar, otomasyon, sanayi robotu, endüstri robotları, Altınay Robotik ve Otomasyon A.Ş., telerobotics, sibernetik, cyborg, transformers,
© 2000-2008 |
|