|
|||||||||||||
|
|
Soros'un Destek Verdiği ÜniversitelerVural Savaş Soros'un Türkiye'de kurduğu Açık Toplum Enstitüsü'nün direktörü Hakan Altınay "Bilgi, Boğaziçi ve Sabancı Üniversiteleri'nin, destek verdikleri üniversiteler olduğunu" açıklamıştı. Bu üniversitelerden birinde çocuğu okuyan ve ona zarar gelmemesi için isminin açıklanmasını istemeyen bir baba, bana yazdığı bir mektupta şöyle feryat ediyor: "Oğlum, bu üniversitede okumaya başlarken pırıl pırıl ve Atatürkçü bir gençti. İki yılda orada beynini öyle yıkadılar ki, O şimdi bütün ulusal değerlerimize düşman bir kişi haline geldi. Soros'la işbirliği yapan tüm üniversitelerin maskelerini düşürmek gerçek bir vatan hizmetidir." Sabancı, Boğaziçi ve Bilgi üniversiteleri hakkında vereceğim bazı bilgiler, bana mektup yazan babanın haklı olup olmadığını açıklığa kavuşturacaktır sanıyorum. Sabancı Üniversitesi'nin açılışı ile ilgili beklentisini Soros şöyle açıklamıştı: "Orta Avrupa Üniversitesi, Doğu Bloku'nun yıkılmasında önemli rol oynadı. Türkiye'de de köklü değişim ve reformlar için bu üniversiteye çok iş düşecektir." Soros, "Türkiye'nin en iyi ihraç malı ordusudur", "Türkiye, PKK ile siyasi çözüme gitmelidir" sözlerini Sabancı Üniversitesi kürsüsünden söylemişti. Yunanistan'ın sosyal demokrat ana muhalefet partisi PASOK'un Genel Başkanı ve eski Dışişleri Bakanı Yorgo Papaandreu, Sabancı Üniversitesi mezunlarının davetlisi olarak İstanbul'da idi. Sabancı Üniversitesi'nin 2004- 2005 Akademik Yılı Kapanış Konferansı'nda "Avrupa Birliği'ne giden yol konulu bir konuşma yapan Papaandreu: "Fener Rum Patrikhanesi, Türkiye'nin AB üyeliğini bütün gücü ile desteklemektedir. Türkiye'nin ekümenik patrikliği kabul etmesi ve Heybeliada'daki ruhban okulunun açılması, AB'ye doğru bir adım olacaktır" dedi. Papaandreu konuşmasından sonra Prof. Tosun Terzioğlu tarafından ağırlanırken, kendisine önümüzdeki dönemlerde Sabancı Üniversitesi'nde ders vermesi için teklifte bulunuldu. Papaandreu buna hayır demedi. (Mehmet Barlas, Sabah Gazetesi, 03.07.2005) 2004 yılı Haziran ayında yine Sabancı Üniversitesi'nin davetlisi olarak gelen Soros: "Eğitim konusundaki projelerim için hükümetle görüşmem uygun olmaz. Ben bu tür çalışmalar yapan vakfa finansal destek sağlıyorum" demiştir. Bilindiği gibi, Açık Toplum Enstitüsü ismini, Karl Popper'in "Açık Toplum ve Düşmanları" adlı eserinden almıştır. Bu eserin çevirmeni Mete Tuncay, 1993 yılında yayınlanan "II. Cumhuriyet Tartışmaları" başlıklı kitapta şöyle diyordu: "Kürt sorunu, demokratik ve özgürlükçü bir Yakın Doğu Federasyonu ile çözümlenebilir diye düşünüyorum. Ben Türk- Kürt federasyonuna karşıyım. Ama demin ifade ettiğim büyük yapı içinde sadece Türkiye Kürdistanı değil, İran ve Irak Kürdistanı da birleşik bir birim oluşturabilir." Mete Tuncay'ın söyledikleri hakkında Serdar Ant şu değerlendirmeyi yapmıştır: (Y. A. R. Müdafaa-i Hukuk Dergisi, 06 / 2005) "Görüldüğü gibi PKK'nın daha yeni keşfettiğini(!), bizim ileri görüşlü, 'açık toplumcu' akademisyenlerimiz 12 yıl önce söylemiş!..." "Akademisyenlerimizin öngörülerinde " Balkanlardan, Kafkasya'ya kadarki coğrafya" diye tanımladığı alan Soros'un at oynattığı bölgedir!" "Soros tarafından finanse edilen 'açık toplum' anlayışının temel teorik argümanlarını Türkçe'ye kazandıran kişi ile, PKK'nın bugün talep ettiğini 12 yıl önce öneren kişinin aynı insan olması da-herhalde-ilginç bir tesadüftür. Hele bu kişi bugün Sorosgillerin Türkiye karargahı olan Bilgi Üniversitesi'nin bir bölüm başkanı ise. Kuruluşundan beri bu üniversitede çeşitli bölümlerin başkanlığını, Fakülte dekanlığını yapmış ise ve yakın geçmişe kadar da 'Türkiye'nin geçmişi ile barışmasını' amaçlayan malum projelerin hemen hemen hepsinin altında imzası olan Tarih Vakfı'nda etkili görevler üstlenmiş ise ..." "Bütün bunlar; Soros "bağlantıları", "açık toplum" yolunda yapılan 'ilmi katkılar' (!), BOP'un gerçekleştirmek istedikleri ile örtüşen öngörüler ve PKK stratejileri ile kesişen yollar." "Evet bütün bunlar, bu güne kadar açık açık yapılmıştır ve hala da açık açık yapılmaktadır. Çünkü amaç, hedef ülke haline gelen Türkiye'yi 'her türlü dış müdahaleye açık bir toplum' haline getirmektir." "Soros'cu 'açık toplum' sevdalılarının istediği de bundan başka bir şey değildir..." 25- 27.05.2005 tarihleri arasında üç gün sürecek olan ve gördüğü tepkiler üzerine iptal edilen "İmparatorluğun Çöküş Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları Konferansı"nı, Bilgi, Sabancı ve Boğaziçi üniversiteleri birlikte düzenlemişlerdi ve konferans Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılacaktı. Bu konferansı realize etmeye çalışanlar arasında, Nurculuğu yararlı bir sivil toplum kuruluşu olarak göstermeye çalışan, Sabancı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Şerif Mardin ve "Türklerin Ermenilere karşı soykırım uyguladığı" tezini savunan yine Sabancı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Halil Berktay da vardı. İptal edilen söz konusu konferans Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın arzusuna uyularak, 23.09.2005 tarihinde yeniden yapılıyor. (Milliyet, 28.05.2005) Adalet Bakanı Cemil Çiçek, bu konferansı düzenleyen ve destekleyenler için "Bizi arkadan hançerliyorlar" demişti. Recep Tayyip Erdoğan'a söylenmesi gerekeni bizden önce söylediği için Cemil Çiçek'e teşekkür borçluyuz. Açık Toplum Enstitüsü danışmanlarından Neşe Düzel ile yaptığı söyleşide, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Aykut Kansu, şu incileri yumurtluyordu: (Radikal, 27.06.2005) "Aslında 1923, İttihatçıların sağladığı özgürlüklerden, parlamento üstünlüğünden bir geriye dönüştür..." "Atatürk'ün çok sıkıştığı anda Meclis'i kapatma fikri var. Karabekir, 'Meclis kapatılırsa, ben Ankara'ya gelir Meclis'i açarım' diyor. Atatürk, Meclis'i kapatamıyor..." "Sosyal ve ekonomik alanda çok muhafazakar ve otoriter görüşleri olan Atatürk'ü modernizm noktasına getiren İttihatçıların kamuoyundaki etkileridir. Atatürk, İttihatçı nuhalefeti susturmak ve silahlarını ellerinden almak için bazı devrimler yaptı..." YÖK'e en çok üyenin Bilgi Üniversitesi'nden seçilmiş olması; bu üyelerden hepsinin de Kemal Alemdaroğlu'nun görevden alınması doğrultusunda oy kullanmış olması elbette ki tesadüften ibaret(!)... Bu yazıma Prof.Dr.Esfender Korkmaz'ın yazdıkları ile son vermek istiyorum: (Gözcü, 12.07.2005) "Biz vakıf üniversiteleri kurarken, Anayasaya takla attırdık... Üniversite sahibi olmak isteyenler önce vakıf kurdular... Şimdi bazı vakıf üniversitelerinin yönetimine vakıf tüzel kişilikleri değil, vakfı kuran patronlar hakimdir... Bu üniversitelerde mütevelli heyetler de göstermeliktir... Yaşadığım bir olay ile bu hususu bizzat test etmek imkanı buldum... Bir profesör arkadaşım, yeni kurulan bir üniversiteye rektör oldu... Bana da 'Mütevelli heyetine girer misin?' diye rica etti... Ben de kabul ettim... Aradan beş-altı ay geçti, bir sekreter telefon etti... İmza için mütevelli heyet karar defterini gönderiyorum... Nereye göndereyim? diye sordu... Ben de 'Mütevelli heyet toplantısı olmadı ki, karar alınsın' dedim... Kendisi. 'patron kararı yazdırdı' dedi. Hemen istifa dilekçemi gönderdim." Vural Savaş
© 2000-2008 |
|