|
|||||||||||||
|
|
Türkçe'nin KullanımıYrd. Doç. Dr. Bedri Karayağmurlar Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Türk Dili ÖİK Raporu, "Türkçenin Kullanımı" alt kurulu üyesi Yrd. Doç. Dr. Bedri Karayağmurlar'ın şahsî raporu Konuşma ve yazı dili, dillerin temel kullanım biçimleridir. Bizi ilgilendiren de Türkçemizin bu iki kullanım biçiminin günümüzde nelerden etkilendiği ve nasıl kullanıldığı. Bir dil, o dili konuşan insanların duyuş, düşünüş biçimini en iyi yansıtan araçtır. Herhangi bir dili sonradan öğrenenlerin ne denli başarılı olurlarsa olsunlar, o dilin asıl sahiplerinin dile kattığı sıcaklığı duyuramadıkları ileri sürülebilir. Eğer bunun tersi olsaydı, özellikle batı dillerinin dünyasının değişik dillerini konuşan insanlarca oldukça iyi öğrenildiği gerçeğinden yola çıkarak, bu insanların oluşturduğu, örneğin yabancılar İngilizce Edebiyatı gibi bir kavramın oluşması gerekirdi kanısındayız. Ama asıl ilginci bu kişilerin kendi dillerinde de o çarpıcı etkiyi yakalayamadıklarıdır. Bütün ustalığa karşın bir şeyler eksik kalmaktadır. Özellikle son yıllarda, anlaşılmaz bir yaklaşımla dilimizin kullanımına ilişkin olumsuzluklara katkı sağlayacak biçimde, yabancı dille eğitim, dahası bazı üniversitelerde bilim dili olarak Türkçenin dışlanması, ülkemizdeki yöneticilerce desteklenmektedir. Kentleşmenin hızlanmasıyla konuşma dilimizde görülen, dar bir sözcük dağarcığı içinde, anlamsız anlam kaydırmaları, batı dillerine benzeyen bir takım nidaların uydurularak sözcük yoksulluğunun giderilmeye çalışıldığı; vurguların zaman zaman Güneydoğu, zaman zaman da batı dillerine benzer biçimde yapıldığı görülmektedir. Yazılı dilde de benzer bir karmaşa yaşanmaktadır. Özellikle dilin politikleştirilmeye çalışılması nedeniyle, ülke, insanlık ve ulus adına geliştirilen hiçbir düşünce olmadan, insanlar dili kullanım biçimlerine göre değişik siyasî eğilimler içinde olduklarını göstermeye çalışmaktadır. Bir düşünceyi kavramadan, düşünce üretmeden, politik tavır içinde gözükmenin toplumsal nedenleri olmakla birlikte, nedenlerden biri de kuşkusuz düşünme tembelliğidir.
KONUŞMA DİLİAnadolu Üniversitesi öğrencileri arasında yapılan bir araştırmada öğrencilerin yaklaşık 350 sözlükle konuştukları saptanmıştır. Görüntülü, sesli ve yazılı iletişim araçlarında kullanılan Türkçenin de yürekler acısı olduğunu sürekli gözlüyoruz. Yarı Osmanlıca yarı İngilizce konuşma neredeyse moda oldu. Sokaktaki insanın, bölgesi, kültürü, bilgisi içinde dilimizi kullanmasına kimsenin bir diyeceği yok ancak, topluma örnek olmak durumunda olan bütün yayın kuruluşlarındaki konuşmacıların dilimizi olabildiğince özenli kullanması gerektiği kanısındayız. Özel radyo ve televizyonların hızla yaygınlaşması nedeniyle, TRT'nin spiker yetiştirme için gösterdiği özen anlamını yitirdi. Nasıl seçildikleri belirsiz, dili doğru dürüst kullanamayan bir çok spiker ortalığı doldurdu. Onları izleyenlerin de bu bozuk Türkçeyi özençle kullanmaya çalışmaları nedeniyle kötü konuşma yaygınlaştı. En önemlilerinden biri öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinde bölüm ayrımı yapılmadan üzerinde durulması gereken doğru konuşma eğitiminin üzerinde durulmaması yüzünden, özellikle küçük yaşlardaki çocuklara kötü bir eğitim verilmesi sıradan hale geldi. Politikacıların dile önem vermemesi, dahası dille ilgili politikalarının olmaması yüzünden her gün kitle iletişim araçlarında izlediğimiz konuşmaları, sözcüklerin ve vurguların yanlış kullanımı nedeniyle olumsuz örnekler oluşturmayı sürdürüyorlar.
YAZI DİLİDilbilimcilerin belirli programlar çerçevesinde Türkçeye ilişkin tartışmalarının yetersizliği, devletin dil politikasının olmaması, yazı dilinde farklı yazım biçimlerinin yaygınlaşmasına neden olduğunu söyleyebiliriz. Türk Dil Kurumunun yapısal değişiklikten sonra işlevini ve aydınların gözündeki güvenini yitirmesi sonucunda son yirmi yılda önemli sorunların yaşandığı, dille ilgili çalışmaların (tarama-derlenme-türetme) önemli ölçüde aksamışolduğu gözlenmektedir. Bilimsel çalışmalar yerine politik tercihlerin öne geçmiş olması Türkçemizin işlenmesini ve varsıllaşmasını engellediği açıkça ortadadır. Değişik bilim dallarında terim çalışmalarının yetirince yapılmaması, bu dallarda halkın kolayca anlayacağı bir dilin kullanılmaması, en önemlisi, hukuk dilinin, yasa dilinin Türkçeleşmemesi üzüntü vericidir. Türkçe'de karşılığı olan her kavram, her terim, her sözcük mutlaka Türkçe kullanılmalıdır. Özel üniversitelerin çoğalması ile bilim dilinin İngilizce olarak belirlenmesi, bir çok üniversite ve enstitüde araştırmaların İngilizce yazılması yazılı dilin alanını neredeyse yalnızca edebiyatla sınırlı duruma getirmiştir. Devlet dilinin de anlaşılmaz biçimde Arapça-Farsça ağırlıklı kullanılması düşündürücüdür. Örneğin, resmî yazışmalarda "bilgilerinize sunarım" yerine, ısrarla "arz ederim" denmesinin Türkçe açısından mantığı yoktur. Bu tutum nedeniyle konuşma dili, yazı dili, devlet dili, bilim dili gittikçe farklılaşmaktadır.
YANLIŞ KULLANIMIN YAYGINLAŞMA NEDENLERİÜlkemizde yazı ve konuşma dilinin durumuna ilişkin genel saptamalardan sonra, ortaya çıkan sorunların nedenlerinden bazılarını sıralayabiliriz:
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
|
|