Bilim İçin Siyaset - 03 Önümüzü Kesenleri Tanıyalım - 1
Türkiye Cumhuriyeti'nin Milletvekili
Türkiye'de bilimin önünü tıkayanlardan birini ve düşüncelerini
tanıtan güzel bir makale aşağıda yer alıyor. Ama önce ilk
"Bilim için Siyaset"
yazısından bir alıntı:
...
Adeta can pazarı yaşanan bu bilim ortamında bilim yapabilmek için artık
durup yolu açmak gerekli. Binlerce yıldır ilerlemenin önünde her zaman
çıkarcı yönetim kadroları oldu. Bu insanlar cahilliği ve bir kontrol
aracı olarak yaratılan dini kalkan olarak kullanıyorlar. Ve eğer onlar
tarafından sindirilebilecek, kendi amaçlarına uygun olarak yönlendirilebilecek
bir kişiliğiniz yoksa siz de onlar için bir tehditsiniz. ...
Türkiye Cumhuriyeti'nin Milletvekili!
Ümit ZİLELİ
23 Ağustos 2005, Cumhuriyet
- İlhan Arslan kimdir?
- AKP Diyarbakır milletvekilidir...
- Başka?
- Tayyip Bey 'in Güneydoğu konusunda önemli kurmaylarından biridir...
- Daha başka?
- 1996 yılında PKK kampını bir heyetle birlikte ziyaret edenlerden...
- Daha, daha başka?
- Geçmişte Hizbullah'ın iki kanadı arasında arabuluculuk rolü
üstlendiği yazılıp çizildi.. Ayrıca oğlu Mücahit Arslan da
Tayyip Bey'in ''danışmanlarından''...
Kısacası, İlhan Arslan önemli bir kişi... Güneydoğu ilişkilerindeki
önemi tartışılmaz bir şekilde ortada! Zaten Tayyip Bey'i
n kendilerine ''aydın'' denilmesini istemeyen 12 adet ''düşünür''le
yaptığı toplantıda da hazır bulunmuştu. Anımsayacaksınız,
''Pandora'nın kutusu'' o toplantıda açılmıştı!
İlhan Arslan bu toplantıdan önce, Vatan gazetesine yaptığı açıklamada,
''Türkiye Barzani ile ittifak yapmalıdır'' tezini ortaya
atmıştı. Yani ABD'nin ''Türkiye himayesinde kukla Kürt devleti''
isteğini seslendirmişti!
- Ama, İlhan Arslan yalnızca yukarıda saydıklarımdan ibaret değil!
****
Aydınlık dergisi, AKP Diyarbakır Milletvekili İlhan Arslan'ın koyu
gölgeler arasında kalan tarafını da son sayısında ortaya koydu...
Arslan, 1992 yılında, yani PKK ile mücadelenin en zorlu aşamasında,
Sor Yayınları'ndan çıkan ''Kürd Soruşturması'' adlı
kitaba bir röportaj vermiş. Önce kitabın giriş cümlelerine göz atalım:
- Zalimlere başkaldıran mazlumların, Şeyh Sait'lerin anısına...
Şimdi, İlhan Arslan'ın kitabın 264. sayfasında Kürt isyanları
ile ilgili değerlendirmesini görelim:
- İlk Kurucu Meclis'ten sonra Türklük adına yönetimi ele geçiren
kurmay kadro, Kürtlere yönelik inkâr, baskı, imha politikalarını
adım adım icra etmeye başlıyor.. bir düzineden fazla başkaldırı
oluyor. Bu isyanların tamamı kanunsuz ve en ciddi şekilde kanla
bastırılıyor. Neticede yüz binlerce ölü, parçalanmış
aileler, harap köy, kasabalar...
Arslan'ın , isyanlara ''buyrun yapın'' denilmediği için çok öfkeli(!)
''Yüz binlerce ölü'' iddiası ise son derece çirkin bir yalan
olarak sırıtıyor. Aynı sayfada Cumhuriyet Devrimi'ne karşı sözlerine bakalım:
- Son İslam devletini, hilafet makamını ve onun müesseselerini ortadan
kaldıran ve yegâne politikası İslama düşmanlık ve onu yok
etme esası üzerine kurulan bir zihniyet ve otoriteye karşı girişilen
tüm isyan ve başkaldırıları alkışlamak gerekirken, kimi
Müslümanlar olarak, zulme seyirci kalmış, Kürt halkı söz konusu
olunca zalim ve İslam düşmanı güçlerin lehine tercih yapabilmiş
ve halen de yapagelmekteyiz...
****
İlhan Arslan'ın tüm söylediklerine bu sütun yetmiyor ne yazık ki!
Satır başlarıyla alacak olursak; Arslan İngiliz destekli isyancı
Şeyh Sait için bol bol gözyaşı döktükten sonra, Atatürk'ün,
''Bir Türk cihana bedeldir'', ''Ne mutlu Türküm diyene'' sloganlarını
faşist bir anlayış olarak nitelendirip, Hitler ve Mussolini
benzetmesi yapıyor! Türklük adına yönetimi ele geçirenlerin
Kemalizmi bir din olarak tercih ettiklerini söylüyor. Kemalizmi
ırkçılık ve zulüm anlayışı olarak ilan ediyor. Ama en çarpıcı
bölümler arkadan geliyor:
- Türkiye olarak adlandırılan ve yaşamakta olduğumuz ülkenin
sınırları da İslamın düşmanları tarafından Lozan'da belirlendi.
Misak-ı Milli ile tescil edilen ve birçok Müslümanın bile,
bugün farkında olmadan takdis ettiği, bölünmezliğini savunduğu
ve uğrunda kan dökmenin vacip ve şahadet sayılacağını iddia
ettiği sınırlar!..
Şu kine, şu nefrete bakın! Hiç merak etmeyin; Arslan ''Misak-ı Milli
ile çizilen sınırların hiçbir anlam ifade etmediğini'' de söylüyor.
Üstelik bu misak ile İslam dünyasının parçalandığını söyleyebilecek
kadar kendinden geçiyor!!! Ulus devletin Müslümanlar için hiçbir anlam
ifade etmediğini de eklemeden edemiyor.
Bu lafları eden kişi şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde
milletvekili olarak görev yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın
da önemli kurmaylarından! Kitap önüne konulunca aynen şöyle demiş:
- 15 yıl önceki İlhan Arslan değilim. Misak-ı Milli'yi savunuyorum.
Atatürk'e saygı duyuyorum...
Ne kadar çabuk, ne denli kolay dönüşebiliyorlar!!!
26 Ağustos 2005
Arama önerileri:
akp,
politika ve bilim,
Türk bilimi,
bilim ve siyaset,
bilimde politika parmağı,
Türkiyede bilim,
Onaylı Yorum Haberlerinden Sayfalar:
akp,
politika ve bilim,
Türk bilimi,
bilim ve siyaset,
bilimde politika parmağı,
Türkiyede bilim,
© 2000-2008
ilker Fıçıcılar
F.U.E.L
Bilim
www . Bilim Bilmek . com
|