|
|||||||||||||
|
|
Nükleerle 'ucuz elektrik üretildiği' Doğru DeğilTanay Sıdkı Uyar Son günlerde, nükleer güç santrallarının Türkiye'ye pazarlanması için yoğun çaba sarfedilmektedir. Yazılı ve görsel basında konunun uzmanı olmayan kişilerle yapılan soyleşilerde, nükleer enerji hakkında kamuoyuna doğru olmayan bilgiler verilmektedir. 1978 yılından bu yana Amerika'da tek bir nükleer santral siparişi yapılmamıştır. 1978 den önce yapılmış siparişlerin de 100 tanesi iptal edilmiştir. Almanya tüm nükleer santrallarını bir plan çerçevesinde kapatmayı kararlaştırmıştır ve yenilerini kurmamaktadır. Daha önce kurulmuş olanlardan ABD'de 11 tanesi, Kanada'da 7 tanesi kapatılmıştır. Endüstrileşmiş ülkeler, beşikten mezara maliyetleri çok yüksek olduğundan, yeni nükleer santral kurmamaktadır. İçinde yaşadığımız dünyanın en büyük sorunlarından biri nükleer santralların neden olduğu olumsuzlukların ve atmosferin içerisinde biriken nükleer atıkların nasıl bertaraf edileceğidir. Eyaletlerin artık birbirlerinden nükleer atık kabul etmediği ABD'de bile nükleer atıkların sürekli depolama tesisinin kurulması henüz sonuçlandırılamamıştır. Nükleer; 'Rüzgar Güç Santralları'na Göre Dört Kat PahalıNükleer santrallarla elektrik enerjisi üretim maliyetinin ucuz olduğu doğru değildir. Nükleer santrallardan elektrik üretiminin beşikten mezara maliyet kalemlerini ilk yatırım, güvenlik altyapısı , lisanslama, işletme, yakıt ve kullanım sonrası bertaraf etme maliyetleri oluşturmaktadır. Nükleer santralların ilk yatırım maliyetleri 5000 YTL /kW iken Rüzgar santrallarının maliyeti 1250 YTL /kW dır. Nükleer santralların ilk yatırımı rüzgar güç santrallarına göre dört kat daha pahalıdır. Güvenlik altyapısı maliyeti yatırım maliyetini en az yüzde 50 artırdığından, Dünya Bankası tarafından Türkiye ve Brezilya gibi ülkelerdeki nükleer santral yatırımlarına kredi verilmemektedir. Rüzgar güç santralı yatırımlarının herhangi bir güvenlik altyapı maliyeti bulunmamaktadır. Amerika ve Ukrayna'da yaşanan nükleer kazalardan sonra lisanslama kuralları sıkılaştırılmıştır. 1970'li ve 1980'li yıllarda sırasıyla dünya ve Avrupa pazarları için geliştirilmiş bulunan nükleer güç santralları bugün ülkemize pazarlanmaya çalışılmaktadır. Kazalar sonrası lisanslama maliyetleri, endüstrileşmiş ülkelerde bile, nükleer santralların kapatılmasına yol açacak büyüklüklere ulaşmıştır. Rüzgar güç santrallarının lisanslanması için herhangi bir maliyet yoktur. Güvenlik ve kalite düzeyi rüzgar türbinlerinin tasarımı ve imalatı sırasında belirlenmektedir. Rüzgar Enerjisi Kullananlara Yakıt Faturası 'Yok'Nükleer santralların maliyetinin en sorunlu kalemi işletme ve yakıt teminidir. Dünyada karşılaşılan nükleer santral kazaları işletme sırasında yapılan hatalardan kaynaklanmaktadır. Ayrıca nükleer santrallardan barışcıl amaçlarla yararlanılacağı konusunda dünyayı yönetenleri ikna etmek de oldukça maliyetli olmaktadır. Nükleer yakıtların artan maliyeti ve nükleer santrallarda olası kazaları önlemek için kalifiye elemanların çalıştırılması gereği nükleer santralların işletme maliyetini giderek arttırmaktadır. Rüzgar güç santrallarının bakım ve onarımı ilk yatırımın yüzde 2'sini aşmamakta ve işletme giderleri içinde herhangi bir yakıt kalemi bulunmamaktadır. Rüzgar enerjisi kullananlara her hangi bir yakıt faturası gelmemektedir. Nükleer güç santrallarının son maliyet kalemi ise, santralın kapatılması sonrası bertaraf edilmesi maliyetidir. ABD de kapatılması kararlaştırılan Maine Yankee nükleer güç santralının bertaraf edilmesinin ABD Enerji Bakanlığı tarafından öngörülen maliyeti ilk yatırımının 8 katıdır. Ayrıca depolanan nükleer atıkların yüzlerce yıl korunmasının maliyetleri de buna eklenmek durumundadır. Rüzgar güç santrallarının kullanım sonrası bertaraf edilmesi ise nükleer santralların aksine, para kazandıran bir işleme dönüşmektedir. Mart 2006
© 2000-2008 |
|