|
|||||||||||||
|
|
SUTA, Tümüyle Yerli Malı Sualtı Teknolojisi ÜretiyorBoyu 1.92 m. Yan boyu 4.20 m. 3055 kg. 27 lt oksijen, 45 lt hava kapasitesine sahip. Kaptan dâhil 3 kişilik. 180 m'ye dalış yapabiliyor. Adı: Curiosus. Türkiye'nin ilk yerli araştırma ve kurtarma denizaltısı. Curiosus'un yalnız adı yabancı, ama teknik her türlü aksamı yerli malı.
Erkan Ayral Boyu 1.92 m. Yan boyu 4.20 m. 3055 kg. 27 lt oksijen, 45 lt hava kapasitesine sahip. Kaptan dâhil 3 kişilik. En fazla 180 m'ye dalış yapıyor. Dalış süresi 6 saat. Adı: Curiosus. Türkiye'nin ilk yerli araştırma ve kurtarma denizaltısı. Curiosus'un yalnız adı yabancı, onun da Türkçe anlamı 'meraklı. Curiosus'un teknik her türlü aksamı yerli malı. Bugüne kadar tam 81 dalış yapmış ve hepsinde başarılı olmuş. Curiosus, Türkiye'de teknoloji üretilmiyor diyenlere, istek ve çabayla nelerin yapılabileceğinin güzel bir göstergesi.
SUTA'nın kurucusu Erkan Ayral ile İstanbul'da görüştük. Curiosus'un yaratıcısı SUTA, yani Sualtı Teknolojileri Araştırma Enstitüsü. SUTA 1989'da kurulmuş. 33 kişiden oluşan bu araştırma enstitüsünde, genel çoğunluğu mühendisler, daha sonra elektronikçiler ve endüstriyel dalgıçlar oluşturuyor. SUTA'nın kuruluş amacı, "memleketimiz deniz ve göllerinde sualtı araştırmaları yapmak, sualtı zenginliklerini incelemek, sualtı teknolojisini geliştirerek, sualtı zenginliklerimizin korunmasını sağlamak". Bu amaç doğrultusunda sualtını araştırabilmek için, bir denizaltı, iki robot, bir sualtı intikal aracı üretmiş. Aletlerin en önemli özelliği, oldukça gelişmiş olmalarının yanı sıra, tamamen yerli üretimi olmaları. Öyle ki bu durum, kendine yetebildiği alanlarda bile dışarıya bağımlı kılman ülkemizde, hem de teknoloji gibi hep geri kalmışlığımızın vurgulandığı bir alanda, sadece özveriyle nelerin üstesinden gelinebildiğim gösteriyor. SUTA, kurulduğu günden bu yana, üniversitelerde konferanslar düzenlemiş, üniversitelerarası sualtı teknolojileri bilim konferanslarında bildiriler sunmuş. Kültür Bakanlığı ve MTA ile deniz dibi tarama çalışmaları yürütmüş. Deniz Kuvvetleri ile sıkı bir işbirliği içinde çalışan SUTA, pek çok batık geminin çıkarılması için çalışmalar yapmış. İsrail ve Fransa gibi ülkelerin, suyu kıt Afrika ülkelerinde uyguladığı denizlerdeki tatlı su kaynaklarını saptama ve su üstüne çıkarma çalışmalarını Türkiye denizlerinde de uygulamak için başvuran, yine SUTA. Suyun çıkarılması için gerekli aletlerin imalatı yapılmış ve çalışmaya başlanabilmesi için protokollerin aşılması bekleniyor. Enstitünün merkezi Bodrum'da bulunuyor.
Türkiye'nin ilk yerli denizaltısı Curiosus. SUTA Neden Kuruldu?SUTA'nın kurucusu Erkan Ayral. 1941'de doğmuş. Galatasaray Lisesi'ni bitirdikten sonra, Viyana'da endüstri eğitimi almış. Batık çıkarma ile ilgili olarak İngiltere'de Clucas Diving'de kurslara gitmiş. Burada sualtı kesme-biçme, kaynak yöntemleri üzerine eğitim görmüş. Ayral, daha başka kurslara da katılarak patlayıcı maddeler, gemi parçalama ve gemi kurtarma yöntemleri ile ilgili eğitimler almış. Türkiye'de bir gemi kurtarma ve enkaz kaldırma şirketi kurmuş, bir süre çalışmalar yapmış; fakat daha sonra şirketi kapatmış. Ayrıca yurtiçinde ve yurtdışında inşaatlar yapan bir şirketi bulunuyor. Bodrum'da yaşayan Ayral 1989'da, SUTA'yı kurmaya karar vermiş.
Sualtı robotu Tosun. Halen SUTA'nın Yönetim Kurulu Başkanlığı'nı yapan Erkan Ayral ile İstanbul'da görüştük. İstanbul'a Karaköy'den parça almak ve sipariş vermek için gelmişti. Önce, SUTA'yı kurarken neyi amaçladığını sorduk. BO-TAŞ'ın boru hatlarını yabancılara döşetmesinin sebebini sordu o da. Ya da niye hâlâ bir uçak sanayii, bir silah sanayii olmadığını sordu Türkiye'nin. "Tabii daha bu alanlarda dışa bağımlı olmaktan kurtulamamışken, bir de sualtı ile ilgili hiç çalışma yapılmaması doğal bir durum" diyen Ayral, Türkiye'nin teknoloji üretmemek için harcadığı yoğun çabaya işaret ederek "ancak dışarıdan onlarca para döküp almayı biliyoruz" diyor. SUTA'nın kuruluşundaki esas amaç Türkiye'de de teknolojinin üretilebilir olduğunun ispatını yapabilmek. Ondan sonra da hemen hiç çalışma yapılmayan ve dolayısıyla değerlendirilmeyen sualtını araştırmak, zenginliklerimizi ortaya çıkarmak. Bu doğrultuda SUTA'nın yapabileceklerini şöyle özetliyor Ayral: "Sualtı film ve fotoğraf çekilmesi, deniz canlılarının hayatının ve çoğalmalarının incelenmesi, deniz kirliliğinin sebeplerinin ve yaygınlaşmasının araştırılması, hidrobiyolojik ve biyolojik etütler yapılması". Bu maddeleri kısaca açarsak SUTA'nın çalışma sistemine ve kurulduğundan bugüne yaptıklarına da değinmiş oluruz.
Tosun ve Nadir Paşa1) Sualtı insanlı ve insansız araçlarının geliştirilmesi için araştırma ve imalatların yapılması, 2) Her türlü batığın arama, tespit, tanımlama ve belgelemesinin yapılması: SUTA'nın ilk imal ettiği alet bir sualtı robotu. Ekibin Tosun adını verdiği robot, 115 kg ağırlığında ve elektrikle çalışıyor. Bir kablo aracılığıyla üstündeki gemi ile irtibatı sağlanan robot, bu sayede istenildiği şekilde kontrol edilebiliyor. Ön tarafta bulunan kamera deniz dibini tarıyor. Bu kamerayla elde edilen görüntüler aynı anda gemiden de izleniyor ve kaydediliyor. Gemiye ulaşan bu görüntülere göre, idare eden kişi robotun hareketlerini tayin ediyor; sağa, sola, yukarı veya aşağı hareket etmesini sağlıyor. Tosun'un ön ucunda bulunan kol, rastlanan herhangi bir nesneyi daha iyi görüntüleyebilmek için kullanılıyor. Arka tarafta ise komuta uygun hareket etmeyi sağlayan pervane var. Kameranın hemen üstünde aydınlatma için gerekli olan ışıldak bulunuyor. Tosun ile hemen hemen aynı özellikleri taşıyan Nadir Paşa adlı sualtı robotu, biraz daha gelişmiş bir alet. Nadir Paşa da 115 kg, arka kısmında bir pervane, önde kamera ve ışıldak, bir adet kol ve üst tarafta yüzdürme denilen, ağırlığı sıfırlamaya yarayan tüplere sahip. Tosun'a göre daha derli toplu olması biçimsel farkı. İkisi de sualtı taramalarında kullanılıyor. Ayrıca bir de sualtı intikal aracı imal etmiş SUTA. Bu araç daha çok Deniz Kuvvetleri tarafından kullanılıyor. Bir kayığı andıran araç 2 kişilik ve arkada bir pervanesi bulunuyor. Oldukça süratli yol alabiliyor ve bir köpekbalığı biçiminde tasarlanmış. Veri merkezi olarak SUTATosun'un
biraz daha 3) Sualtı endüstri projeleri için planlama ve icraatlarda bulunulması, 4) Resmi kuruluş ve üniversiteler ile ilgili bakanlık, daire ve kuruluşlarının sualtı projelerinde müşterek görüşleri değerlendirip, gereğinde ilgililere rapor hazırlanması: MTA Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine Marmara Denizi'ndeki fay hatlarını gözleyebilecek bir sistemin projelendirilerek, fizibilite ve rantabilite hesapları yapılmış. Ancak Erkan Ayral, bu konuda özellikle gözlem çalışmalarının sismik değil, görsel olduğunu vurguluyor. ALARKO tarafından Türkiye'den Kıbrıs'a çekilecek olan su boru hattının üzerine monte edilecek akustik uyarı sisteminin imalatının fizibilite ve rantabilite hesaplarını yapmış SUTA. SUTA'nın çalışmaları esas olarak tespit niteliğinde çalışmalar. Yani SUTA, araştırma denizaltısıyla olsun, robotlarıyla olsun; deniz dibini istenilen ölçekte tarayarak kaydediyor ve bu kayıtlardan jeologlar, arkeologlar, deniz biyolojisi ile uğraşanlar ve ilgili diğer pek çok birim, gözlem yapabiliyor. SUTA, bu anlamda bir tespit ve veri merkezi olarak da işlem görüyor. Bunun yanında imal edilen bu aletlerin çalışma prensipleri, teknik donanımı ve kullanımı ile ilgili olarak konferanslar düzenliyor. İstanbul Üniversitesi Sualtı Bölümü SUTEK ile bilimsel teknolojik işbirliği anlaşması imzalamış olan SUTA, hem bu üniversitede hem de Marmara Üniversitesi'nde sualtı teknolojisi ile ilgili pek çok konferans vermiş. Ege Üniversitesi'nin Hidrobiyoloji Bölümü'ne sualtını taramaya yarayan bir kapalı devre TV sistemi ürettikten sonra, bunu üniversiteye armağan etmiş. Daha sonra da bu aletlerin kullanımı için üniversitenin öğretim üyelerine kurslar vermiş. Tespit çalışmalarından bir diğeri de Kültür Bakanlığı'ndan alınan izin doğrultusunda yapılmış olan, Yalıkavak ve civarında "pilot görsel" döküm (envanter) çalışması. Bu çalışmanın raporları ve filmleri yine Kültür Bakanlığı'na teslim edilmiş. Erkan Ayral, SUTA'nın Deniz Kuvvetleri'nden manevi olarak büyük destek gördüğünü söylüyor. En çok yakındığı ve kızdığı konu, Türkiye'deki mevcut bürokrasinin, araştırma çalışmalarına koyduğu taş. Yazının başında, SUTA'nın Türkiye denizlerinden kaynak sularının çıkarılabilmesi için gerekli aletleri imal ettiğini, ama çalışmalara başlayabilmek için protokollerin aşılmasını beklediğini belirtmiştik. Çünkü bu çalışmaya başlayabilmek için izin vermesi gereken denizcilik müsteşarlığı, ilgili dosyayı kaybetmiş. Aylarca izin için bekleyen Ayral, "hiçbir şey talep etmiyoruz, tek isteğimiz kaynak suyunu çıkarma çalışmalarını yapabilmek, bunun için de sefil oluyoruz. Oysa dünya susuzluğa, çölleşmeye gidiyor, bütün ülkeler denizden kaynak sularını çıkarabilmek için teknoloji üretiyor, biz izin alacağız diye sefil olup bir de dosyamızın kaybolduğunu öğreniyoruz" diyor. SUTA hâlâ bu çalışmalara başlayabilmek için müsteşarlığa verilen yeni dosyanın incelenip, onaylanmasını bekliyor. Bürokrasinin yarattığı şaşılası engellerin örnekleri bitmiyor. İki kişilik sualtı intikal aracı. Bürokrasi, bürokrasi, bürokrasi...Anayasa'nın 2863. maddesi Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu olarak geçiyor. Kültür ve tabiat varlıklarını araştırmaya ve çıkarmaya kalkan kişiler, Turizm Bakanlığı'ndan izin almak durumundalar. Tabii Ayral ile sualtını konuştuğumuz için, bu kültür ve tabiat varlıklarını da sualtında bulunanlar teşkil ediyor. Yine kanuna göre, bu tespit edilmiş alanlara sportif amaçlı dalış yapmak yasak. "Bütün bunlar iyi, güzel" diyor Ayral "kültür ve tabiat varlıklarımızı tabii ki koruyalım. Ama bununla bitmiyor iş". Bir gün kendilerine bir astsubay, emri getiriyor. Bulundukları bölgede her türlü dalış valilik tarafından yasaklanmış. Neden? Kültür ve tabiat varlıklarının bulunduğu bölge olduğundan. Ancak Ayral, önemle şunu belirtiyor: "Kanunda benim dalışımı yasaklayan bir hüküm yok ki. Kanun, o bölgelerdeki sportif amaçlı veya kültür ve tabiat varlıklarını araştırma amaçlı dalışları veya delme ve sondalama amaçlı çalışmaları izne bağlı tutuyor. Oysa ne süngerciler izin almak zorundadır, ne de bilimsel çalışma yapan ekipler. Süngercilerin dalışı ticaridir, bizimki bilimsel. Neyse efendim, izin istiyoruz, bu sefer izni vermiyorlar. Eee kardeşim var mı böyle bir saçmalık, uçak yaparsan havada denersin, denizaltı yaparsan denizde! Neyse, biz dalışlarımıza devam ediyoruz. Tabii mahkeme falan ve ben ağır cezadan 5 sene hükümle yargılanıyorum. Ama beraat tabii, kanuna ters bir durum yok ki ortada."
'Teknoloji Üretebiliyoruz'5) İhtiyaç halinde kamu ve özel sektöre ait kurtarma faaliyetlerine yardımcı olunması, 6) Derneğin faaliyeti için gayrimenkul almak, kiralamak, kara ve deniz araçları satın alınması ve satılması. Tüm bu 6 maddede toplanan açıklamalar, SUTA'nın yaptığı, yapmaya devam ettiği ve yapacağı çalışmaları içeriyor. Curiosus'un bir önceki modeli. Erkan Ayral'a son olarak, yeni projelerle ilgili soru yöneltiyoruz. Şimdilik, Türkiye'yi sarsan ekonomik krizin herkesi olduğu kadar onları da etkilediğini ve biraz işlerin açılmasını beklediklerini belirtiyor. SUTA'nın tüm bu çalışmalarda tek mali kaynağı Erkan Ayral. Ayral'ın inşaat şirketinin tüm geliri SUTA'ya akıyor. Bir de Deniz Kuvvetleri'nin manevi desteği var tabii. Ayral, "zaten onlarla aramızda ayrı gayrı yok, her şeyi ortak kullanıyoruz. Herhangi bir durumda gelip denizaltıyı veya sualtı intikal aracını alıp kullanabiliyorlar." SUTA'nın son imal ettiği robot, Amiral Güven Erkaya. Henüz ufak tefek eksikleri olan Amiral Güven Erkaya, diğer robotların üstünde bir teknolojiye sahip. Ağırlığı 35 kg, diğerlerine göre daha küçük ve özellikle batık gemilerde dar alanlara rahatça ulaşarak, daha fazla bilgi edinilmesini sağlıyor. "Amiral Güven Erkaya, Nadir Paşa, bu adamlar bilimsel çalışmalara, araştırmalara gönül vermiş ve bize destek olmuş adamlardır. Robotlarımıza bu adlan verirken bu insanlara saygımızı da göstermek istedik" diyor Ayral, robotların isimlerinin nereden geldiğini sorduğumuzda. Öncelikle Erkan Ayral ve ardından SUTA ekibi, maddi manevi tüm birikimlerini daha ileri donanımlı aletleri imal etmeye ve en verimli şekilde kullanılmalarını sağlamaya harcıyorlar. 'Türkiye'de de teknoloji yapılabiliyor, biz bunu kanıtladık; bizim gibi insanlar da mutlaka vardır. Türkiye'de de teknoloji üretilebiliyor, hem de dışarıdan bir kibrit çöpü almadan. Yapabiliriz, biz yaptık." diyor Ayral. Kendisine teşekkür edip ayrılırken son bir ekleme yapıyor, "yazın bunu mutlaka" diyor, "bu bürokrasi oldukça, ıvır zıvır bir sürü sorun da çıkacak araştırmacı insanın karşısına, ama artık her şeyi dışardan almaya da bir son vermek gerek. Bunu yapabilecek güçteyiz". Erkan Ayral, Karaköy'e parça almaya ve sipariş vermeye iniyor... SUTA'nın yapacak çok şeyi var.
Nazlı Demirel Kaynak: Demirel, Nazlı., "SUTA, tümüyle yerli malı sualtı teknolojisi üretiyor", Bilim ve Ütopya Dergisi, Eylül 2001, syf. 41-43 Arama önerileri: sualtı araştırma, denizaltı, robot denizaltı, robotik, Curiosus, SUTA, Erkan Ayral, Türkiyede Bilim,
© 2000-2008 |
|