|
|||||||||||||
|
|
NÜKLEER MUHTERİSLERE!; AÇIK MEKTUP...Arif Künar Ülkemizde uygulanan enerji politikalarının en "kıdemli belalısı" olan; "Nükleer Santral İhalesi'nin AKP Hükümeti tarafından tekrar gündeme getirilmesi büyük bir yanlışlık ve talihsizliktir. Umarız, bu yanlıştan en kısa sürede dönülür ve başımıza; hem Hükümeti hem de ülkemizi batıracak, sonu gelmeyecek büyük bir bela daha açmayız. Enerji Bakanı'nın açıklamalarında; "daha önce yapılan ihale süreçlerindeki hataların tekrarlanmayacağı" ifade ediliyor ve 30 yıllık süreçteki ihalelerin yanlışlığı ilk kez "resmen" "kabul edilmiş oluyor. Eğer önceki hükümetler bu "hatalarla" her şeye rağmen ihale yapmayı başarabilselerdi, belki de büyük olasılıkla bugün Türkiye olarak; nükleer santral ihalesinde yapılan yolsuzlukları inceliyor ve projeyi iptal ettirmeye, tahkime gitmeye çalışıyor olurduk. Temmuz 2000 Akkuyu Nükleer Santral İhalesi'nin iptalinden hemen sonra, TEAŞ eski Danışmanı ve TAEK eski Başkanı Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ile Enerji Bakanı eski Danışmanı Prof. Dr. Ahmet Bayülken çok çarpıcı iddialarda bulunmuşlardır; "Sonra 1998-2000 arasında TEAŞ'ın Akkuyu Nükleer Santral İhalesi'nde Başdanışmanı oldum. Orada bir sürü rapor yazdım. En sonunda, o zaman Enerji Bakanı'nın danışmanı olan Prof. Dr. Ahmet Bayülken ile birlikte, ihaleye giren üç firmanın tekliflerini en ince ayrıntısına kadar inceleyen 221 sayfalık analitik bir rapor yazdık. Ama ortada muazzam bir rüşvetin dönmekte olduğu apaşikardı", "İsmini telâffuz etmek istemem. Herkes biliyor zâten. Yabancı bir Alman-Fransız konsorsiyumu. Biz Türkiye'ye lâyık olduğu nükleer santralleri kazandırmaya çalışırken, bütün çabalarımıza rağmen muvaffak olamadık ama en azından söz konusu konsorsiyumun Türkiye'ye 25 senesini kaybettirmesinin ve 40 milyar dolar da zarar vermesinin önüne geçtik." (1). TMMOB-Elektrik Mühendisleri Odası, sivil toplum kuruluşu ve çevreciler olarak 1970'lerin ortalarından beri, yaklaşık 30 yıldır; Türkiye, nükleer santral kurma macerasına girerse, hem zaman ve para-kaynak kaybedilecek hem de ülke kaybedecek diye bas bas bağıran bizler mi, yoksa her ortamda; "karanlıkta kalacağız, 3-5 tane acil nükleer santral kurulsun" diyerek öncülük eden Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ve arkadaşları mı ülkemizi bu "beladan" kurtardı acaba? Bunun kararını, kamuoyunun takdirine ve vicdanına bırakalım. Ancak bu "itiraflar ve iddialar"dan sonra, hiçbir nükleerci bilimadamı-uzmanı, teknokrat ve siyasi; ülkemiz için nükleer santrallerin "ucuz, zorunlu, hızlı çözüm" olduğunu söyleyemez, söylese de artık "inandırıcı" olamaz.
"HIZLANDIRILMIŞ" NÜKLEER SANTRALLER; "HIZLANDIRILMIŞ" TRENLERİ HATIRLATIYOR !İki yanlış, hiçbir zaman bir doğru yapmaz. Doğalgaz/petrol bağımlılığından ve lobisinden kaçalım derken, nükleer lobinin tuzağına düşmeyelim. Enerji Bakanlığı'nın; "2020 yılında enerji bakımından dışa bağımlılık oranımızın %75 olacağı, acilen enerji çeşitliliğine gidilmesi gerektiği, enerji fiyatlarının sürekli arttığı, fosil kaynakların sonlu olduğu, enerji güvenliği" gibi nedenlerle nükleer enerjiye yeşil ışık yakması, hem de "kalıcı çözüm olarak değerlendirmesi nasıl bir mantıktır? Doğalgaz, petrol, ithal kömür dışa bağımlı da, nükleer teknoloji ve uranyum "içe" mi bağlıdır? Fosil kaynaklar tükeniyor da, uranyum tükenmiyor mu? Petrol ve doğalgazda krizler yaşanıyorsa, fiyatları artıyorsa yakın gelecekte uranyumda ya da zenginleştirilme işleminde kriz yaşanmayacağının, fiyatının artmayacağının (nitekim uranyum fiyatlarında eskisi kadar üretim olmadığı için; 2004 yılı sonu itibariyle, bir önceki yıla göre %49 civarında bir artış olmuş, giderek artmaya da devam etmektedir), ambargo uygulanmayacağının garantisini kim verebilir? 2009 yılında oluşmasını beklenen elektrik açığının kapatılması için nükleer santral kurulmasının gündemde tutulduğu ve zorunlu olduğu" söylemi de artık inandırıcı değildir. Çünkü bu ülkenin insanları acilen nükleer santral yapılmazsa karanlıkta kalacağız "masalını"; 30 yıldır çok dinledi. Ayrıca ABD'deki nükleer santral yapımları 19 yıl, Arjantin ve Brezilya'daki son nükleer santral yapımları ise 25 yıl sürmüştür. Siz; 38 yıldır nükleer santral ihalesini yapamamış, şartnamesini bile kendi hazırlayamayan, ihalesinin kaç kere iptal edildiği bilinmeyen, ekonomik güvensizliklerin-belirsizliklerin-krizlerin hala sürdüğü, yolsuzlukların en üst boyutta olduğu, dış borcu en fazla olan bir ülkede; 5-7 yılda nasıl "hızlandırılmış" nükleer santrallar kurabileceksiniz? Daha endüstrisindeki tehlikeli atık miktarını bilmeyen (Tuzla'yı hatırlayalım) ve %1'ini bile toplayamayan, radyoaktif röntgen cihazlarını kontrol edemeyen, nükleer santral kurulması için TAEK, EPDK mevzuatı hazır olmayan, Hazinesinin garanti vermediği, yer lisansının hazır olmadığı, daha önceki hükümetlerin "al ya da öde", "alım garantisi'ni eleştiren, ancak "nükleer santral" için aynı yolu öneren, ihalesiz ve şaibeli bir sipariş verilebileceği kuşkusunun oluştuğu, yapılan tüm özelleştirmelerin, serbestleştirmelerin başarısız olduğu, "Yüce Divan"ların, lisans iptallerinin yaşandığı "güvensiz-garantisiz" bir enerji piyasasında, en az 15-20 yıllık bir süreç gerektiren, söküm ve halen çözüm bulunulamamış atık saklama maliyeti hariç en az 15 milyar doları bulabilecek 3 adet nükleer santralı; ne devlet veya özel sektör ne de devlet-özel (PPP) modeli ile yatırım yapıp, kuramaz. Sn. Başbakan tarafından ilk nükleer santral adasının yeri olarak "seçilmiş!" olan; Sinop için, bu işe talip olduğu söylenen (aslında biraz da zorla talip ettiriliyor havası oluşturulan) ülkemizin en büyük İşadamlarıyla yapılmış "ikna-pazarlama-topu taca atma-ne yapılacağını bilmeme" toplantılarında ortaya çıkan "ilginç" yorumlar ve yaklaşımlar, gazetelere yansıyan haberlere göre şöyle;
"NÜKLEER TURİZM"Nükleer santral için seçilmesiyle gündemdeki Sinop'u alternatif turizm bölgelerine örnek gösteren Koç, 'Turizmle nükleer santral beraber olur mu? diyeceksiniz. Bal gibi olur. Ben neye bal gibi olur dediysem, olmuştur' diye konuştu". Sn Bakan Koç; "bal" gibi haklı. 2006 yılı başında %14 azalmış olan turist sayısını artırmak için, bundan daha iyi bir yatırım hedefi olamazdı! Kendisine naçizane önerimiz; "Nükleer Sinop" başlıklı bir afiş bastırıp, altına da; Tuzla'daki varillerin, İkitelli'deki Kobalt 60 olayının, Karadeniz'deki kanserli Çernobilzedelerin fotoğraflarını da koydurursa çok daha etkili olunabilir. Ayrıca en kısa sürede Sn. Bakan tarafından, Antalya, Bodrum, Marmaris ve İstanbul Boğazı'na da; "turistik nükleer santral" yapılması için bir kampanya başlatılmalıdır.
"HAZİNE, GARANTİ VERMİYOR, KREDİ KURULUŞLARI DA; 'HAZİNESİZ' KREDİ VERMİYOR"Enerji Bakanı Hilmi Güler ve Devlet Bakanı Ali Babacan
başkanlığındaki toplantıda özel sektör, Hazine'den hem finans hem
alım garantisi isteyerek, 'Önceki yatırımlarda uğradığımız zarar
güvenimizi sarstı' dedi. · Doğalgazdan üretilen elektriğe ÖTV konuldu. Uranyuma ÖTV konulmayacağını nereden bilelim? · Biz yatırım yaptıktan sonra, dava açılır ve Danıştay engeli çıkarsa ne olacak? · Hazine dış kredi için garantör olsun. Üretilecek elektriğe alım garantisi verilsin. · Santral için yaklaşık 5 milyar dolar harcayacağız. Geri dönüşü nasıl olacak?" "Güler, özel sektörün nükleer santral yatırımı konusunda devlet destekli modeli benimsediğini belirterek, 'Firmalara bu enerjiyi alma garantisi verilecek ama krediler konusunda doğrudan Hazine garantisi söz konusu olmayacak' dedi". Toplantıda ENKA Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Tara'nın, ABD Eximbank ile görüştükleri ve Eximbank'ın 'hazine garantisi' olmadan bu projeye destek verilemeyeceğini kendilerine ilettiğini söylediği öğrenildi". Bakanlığı, Hazine garantisiz ve ihalesiz nükleer santral yapmaları için özel sektöre davette bulunurken, başta ABD Eximbank'ı olmak üzere, dünyanın önde gelen finansman kuruluşlarının Hazine garantisiz nükleer projelere kredi vermediği ortaya çıktı. ABD Eximbank'ının bu konuda kesin bir tutum aldığı öğrenilirken, Japonya ve diğer büyük ülkelerin Eximbank'larının da benzer bir politika içinde olmasının yüksek bir olasılık olduğu belirtiliyor". Özel sektör, alım garantisinin daha fazla olması gerektiğini de savundu. Nükleer santrallerin yılın 365 günü durmadan çalışması gerektiği ve bu nedenle alım garantisinin bakanlık önerisinin daha üstünde olması gerektiği ifade edildi. Bunun yanı sıra toplantıda nükleer yatırımı için teşvik verilmesinin şart olduğu da özel sektör temsilcileri tarafından vurgulanarak ABD'de nükleer santral yatırımları için toplam 83 milyar dolarlık teşvik verildiği örneği sunuldu.".
"FİLİPİNLER TECRÜBESİ VE İRLANDA MODELİ"ABD Eximbank'ı, nükleer santrale ilgi duyan büyük bir firmanın bu konudaki sorusuna net bir biçimde Hazine garantisi aradıklarını bildirerek Filipinler örneğini verdi. ABD Eximbank'ı geçtiğimiz yıllarda Filipinler'de yaptırılan Hazine garantisiyle yaptırılan bir nükleer santralin, çevrecilerin tepkisi nedeniyle devreye alınamadığını belirterek, 'Benzer bir durumun Hazine garantisiz bir projede olması halinde kredinin tehlikeye gireceğini' bildirdi. Diğer yandan Enerji Bakanı Güler'in basına 'İrlanda modeli' diye açıkladığı modelin de nükleer santral ile hiçbir ilişkisinin bulunmadığı ortaya çıktı. Gama firması yetkilisinin toplantıda, kendilerinin İrlanda'da yaptıkları 400 megavatlık bir doğalgaz santraliyle ilgili modeli anlattığı öğrenildi. Belli bir miktarın piyasaya satılamaması durumunda, o tutarı ülkedeki enerji otoritesinin almayı taahhüt etme esasına dayalı bu model, İrlanda'da nükleer santral için uygulanmıyor". Hilmi Güler'in başkanlığında gerçekleştirilen toplantıya katılan büyük bir holdingin yetkilisi, 'Nükleer santral ihalesiz ve yarışmasız yaptırılacaksa, finansörlerden nasıl kredi isteyeceksiniz?' sorumuza şu yanıtı verdi: 'Enerji Bakanlığı'nın bize şu şu koşullarda nükleer santral yapacaksın' diye özel koşullarını içeren bir Niyet Mektubu vermesi gerekiyor. Bizim de bu mektuplarla kredi kuruluşlarının kapısını çalmamız gerekiyor. Ki, Hazine garantisinin olmayacağı bir ortamda bu bile yeterli olmayabilir. Çünkü gideceğimiz kuruluş, proje için çok ciddi harcamalar yapacak. Günün birinde hükümetler projeden vazgeçerse, bu masraflar da yanacak.' Enerji Bakanlığı'nın, nükleer santralde üretilecek elektriğin piyasaya satılmasını istediğini hatırlatan bir başka firma yetkilisi de 'Hangi piyasa?' diye sordu. Henüz elektrik dağıtım özelleştirmelerine bile başlanamadığını vurgulayan yetkili, piyasa oyuncularının ve kuralların belli olmadığını hatırlattı".
"NÜKLEER SANTRAL GİBİ SÜPER LÜKS VE MANASIZ BİR İŞE, ÜSTELİK DE İHALESİZ GİRMEK, VATANA İHANETTİR".Anavatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Emin Şirin, hükümetin nükleer santral ihalesini seçimden önce mutlaka bitireceğini belirterek 'Çünkü bu işlerde komisyon asgari yüzde 15' dedi. Şirin 'Ortada linyit santralleri kurulması imkânı varken, linyit santrallerinin kurulması büyük işgücü de yaratacakken, nükleer santral gibi süper lüks ve manasız bir işe, üstelik de ihalesiz girmek, vatana ihanettir. Bunu sadece ve sadece bir komisyon alma arzusu olarak görüyorum. Nükleer santrallerde komisyonun yüzde 15-20 arası olduğunu bilmeyen uluslararası tecrübeye sahip bir tek kişi yoktur' diye konuştu". "Nükleer santral projesinin sağlam temellere oturtulması için dikkatli bir çalışma yürütmek gerektiğini belirten Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Enerji ve Çalışma Grubu Başkanı Arnold Hornfeld, 'Nükleer santral projesinde, sağlam bir iş yapalım denilirse hazırlık sürecinin üzerine bir 3-4 yıl daha eklenmeli. Böylece bir başka Beyaz Enerji dosyası açılmasın' dedi". Hornfeld, Türkiye'de nükleer santral kurulumu ile ilgili hukuki altyapının dışında insan gücü konusunda da eksiklikler olduğunu söyledi. 'Türkiye 1980-90'lı yıllarda ihaleleri yapsaydı, bugün bir sürü nükleer teknisyenimiz, bilim adamımız olacaktı. Atom Enerjisi Kurumu ve başka kuruluşlar var ama bunlar daha ziyade büro işiyle meşguller. Masa başında oturmak ayrı, nükleer santralı işletmek ayrı' diyen Hornfeld, ihale sürecinin çok vakit alacağını söyledi. Hornfeld, sözlerine şöyle devam etti: 'Şirketler deneyimli, yapılacak işleri masanın üzerine koyacaklar. Ondan sonra bu kurumların teşekkül edilmesi, tayinlerin yapılması, gerekli kanunların çıkarılması lazım. İhale safhası çok vakit alacak. İhale şartnamesi, tekliflerin değişmesi, genel seçimler, yeni hükümetin bunu beğenip beğenmemesi.. Bana 4 sene daha bu işi takip eder misiniz deseniz, ben havlu atarım'.
"SİNOP İÇİN UAEA'DAN LİSANS ALIN"Toplantıda özel sektör yer seçimi konusunun kesinliğe kavuşturulmasını istedi. Sinop 'nükleer teknoloji merkezi' ilan edilmiş olsa da özel sektörün Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) yer lisansı alınmadan yer konusunun kesinliğe kavuşturulamayacağını belirttiği kaydedildi. Toplantıda özel sektörün, yaptıkları enerji yatırımlarının arkasında hep bir şey aranmasından rahatsız olduğunu belirttiği ve enerji operasyonlarının yeni yatırımlar konusunda huzursuzluk yarattığını dile getirdiği bildirildi.
"İHALE YERİNE KRİTER"Güler'in verdiği bilgiye göre TAEK ve EPDK projenin düzenleyici kurumları olarak seçildi. Ortak firma ise ihaleyle seçilmeyecek. Erken yapım, yerli oranın fazlalığı, yakıt teknolojisi, üstün teknoloji transferi seçilmede kriter olacak". Bu kriterlerin; hangi ölçülere göre, ne kadar uygun, doğru ve
risksiz bir tercih olduğuna kim, nasıl karar verecek? İhale
olmadan, verilen teklifleri ortak bir temele oturtmadan, verilecek
kararın; şeffaflığını, risklerini, mali-finans-kredi ve
uluslararası bağlayıcı mevzuatlara göre sorumlulukları kim
üstlenebilecektir?
"FAALİYET ZAMANI GERİ ADIM ATTIRIYOR"Bakanlığın nükleer santral için ihaleye çıkmak istemeyişinin en büyük nedeninin ise daha önceki ihalelerde yaşanan başarısızlıktan kaynaklandığı öğrenildi. Hükümet, 2012 yılında ilk nükleer santralın faaliyete geçmesini hedefliyor ve firma seçimindeki kriterlerden birisini de en erken kimin teslim edeceği oluşturacak. Ancak özel sektör, santralın 2012 yılına yetiştirilmesi konusunda endişeli. Toplantıya katılan bir şirket üst düzey yetkilisi, projenin sadece mühendislik çalışmasının 2.5, inşasının ise 6 yıl süreceğini ifade etti. Öte yandan santral projesi için tahmin edilen yatırım bedeli 2.5-5 milyar dolar arasında değişiyor. Yerli sanayicinin ise bu büyüklükteki bir yatırımı kendi kaynak ve kredi imkânlarıyla gerçekleştirmesinin çok zor olduğu belirtiliyor.
"MEVCUT SORUNLAR ÇÖZÜLMEDEN NÜKLEER SANTRAL YAPAMAYIZ"Toplantıya katılan Akkök Grubu bünyesindeki Ak Enerji Genel Müdürü Önder Karaduman, kendilerinin de nükleer santral projesi ile yakından ilgilendiklerini belirterek 'Ancak görüştüğümüz uluslararası katılımcılar bize hep 'Mevcut santrallerdeki maliyet sorununuz hâlâ devam ediyor. Bakan Güler'in size verdiği sözler yerine geldi mi? Yeni bir enerji yatırımını nasıl yapacaksınız? diye soruyorlar' diye konuştu. Şu anda serbest piyasada üretim yapan şirketlerin mevcut sorunlarının dahi çözülmediğini kaydeden Karaduman, 'Biz bu yatırımlara girdiğimizde doğalgazda ÖTV yoktu. Acil Eylem Planı'nda TRT payının kalkacağı söylendi ama yapılmadı. Nükleer santralde da uranyum üzerine ÖTV getirilmeyeceğini, vergilerin artmayacağını nasıl bilelim' dedi. Karaduman, özel sektörün santral yatırımını gerçekleştirebilmesi için öncelikle mevcut sorunların çözülmesi gerektiğine dikkat çekti".
"TÜRKİYE'NİN ENERJİ POLİTİKASI YOK"Türkiye İçin Enerji Stratejisi' başlığı ile düzenlenen '5'inci Uluslararası Enerji Arenası'nda, Türkiye İhracatçılar Birliği Başkanı (TİM) Oğuz Satıcı'nın 'Türkiye'nin enerji politikası yok' sözlerine öfkelenen Enerji Bakanı Hilmi Güler sert açıklamalar yaptı. Güler, 'Bu arenaları sadece gladyatörler, aslanlar değil pek çok diğer yırtıcı hayvanı bulunduğu ortam olarak görüyorum. Her toplantıda da bu ispatlanıyor. Burada birtakım konuşmaları dinleyince rahmetli Uğur Mumcu'nun 'Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak' sözünü hatırladım. Merak etmeyin ne yaptığını bilen bir hükümet ve bakan var' dedi. 5. Enerji Arenası'nda yaşanan mini kriz üzerine görüştüğümüz TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Bakan Güler'in 'farklı ve gereksiz bir alınganlık gösterdiğini' belirterek, 'Eğer enerji politikaları varsa bu anlatılmalıydı. Sayın Bakan ihracatta enerjinin de payı var diyor. Evet ihracatta enerjinin payı yarattığı sıkıntı anlamında çok büyük. İhracat değil ama ithalatta Türkiye'nin enerji politikasının katkısı büyük oldu 'diye konuştu. ENERJİ Arenası'nın açılışına katılan Enerji Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu Başkanı Yusuf Günay yerli kaynakların önemine işaret etti. Türkiye'nin enerji gereksiniminin azami ölçüde yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılanması ve bu ihtiyacın özel sektör kaynaklarıyla rekabetçi bir yapı içinde sağlanması gerektiğini anlatan ve nükleer santrale değinen Günay, 'Bir başka ifade ile bugünün sorunlarının acil çözümleri 8-10 yıl sonrasının çarelerine feda edilmemeli' dedi".
"NÜKLEER ENERJİ İLK TERCİHİMİZ DEĞİL"Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de yenilenebilir enerji kaynaklarının iyi değerlendirilmediğini ifade ederek Yenilenebilir enerji kaynaklarının potansiyelinin iyi değerlendirilemediğine de işaret eden Hisarcıklıoğlu, nükleer santral yapımı gündemin ilk sıralarına taşınırken yenilenebilir kaynaklardan elektrik enerjisi üretiminin aynı ilgiyi görmemesinin üzücü olduğunu ifade etti. Hisarcıklıoğlu, 'Nükleer enerjinin yanı sıra hatta daha önce, yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımların teşvik edilmesi gerektiğine inanıyoruz' dedi".
"GÖRÜLÜYOR Kİ, BİRİNCİL KAYNAKLAR YÖNÜNDEN ELEKTRİK ENERJİ ÜRETİMİNDE NÜKLEER SANTRALLARA ÇOK ACİL İHTİYACIMIZ BULUNMAMAKTADIR".İçinde Enerji Bakanlığı bürokratlarının ve enerji sektörünün en önemli temsilcilerinin yer aldığı Dünya Enerji Konseyi -Türk Milli Komitesi'nin 23.03.2006 tarihli görüşünden uzun bir alıntı aktaralım; "Bugün için bilinen rezervleri itibari ile birincil kaynaklarımızın elektrik enerjisi üretim olanağı aşağıdaki gibidir:
Toplam 259 milyar kwh
A- Yüksek Senaryoya göre talep 767,6 milyar kwh Kaynakların toplamı 578,5 milyar kwh B- Düşük Senaryoya göre talep 602,2 milyar kwh Kaynakların toplamı 578,5 milyar kwh Böylece birincil kaynaklarımız artan elektrik enerjisi talebini karşılamada yüksek senaryoda 2025 yılına, düşük senaryoda ise 2030 yılına kadar yeterli görülmektedir. Görülüyor ki, birincil kaynaklar yönünden elektrik enerji üretiminde nükleer santrallara çok acil ihtiyacımız bulunmamaktadır."
PEKİ ÖYLEYSE, BU "NÜKLEER İNAT" NİYE?Zaten "her şeye karşı çıkan çevreciler ve başta TMMOB, STKlar" dışında; DEK-TMK Yönetim Kurulu, EPDK Başkanı Yusuf Günay, Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, TİM Başkanı Oğuz Satıcı, Türkiye Müteahhitler Birliği, TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy, TÜSİAD Enerji Çalışma Grubu Başkanı Arnold Hornfeld, RESSİAD, Dünya Enerji Konseyi Uzmanı Fatih Birol, daha önce yurt dışında uzun yıllar nükleer santralarda çalışmış ve çalışmakta olan olan Ataşen Aybars vb birçok kamu-özel sektör temsilcisi, firması, yüzlerce akademisyen-uzman, nükleer santralardan önce, yerli ve yenilenebilir kaynaklara öncelik verilmesini öneren, "aklı-selim" açıklamalarda bulunmuşlardır. Sn. Süleyman Demirel, nükleer santralleri ülke gündemine sokmuş ancak ülkeyi termik santrallerle donatmıştı. Sn. Turgut Özal döneminde ise; nükleer santrallar gündeme getirilip, doğalgaz santralleri pazarlanmıştı. Sn. Mesut Yılmaz zamanın da ise, yine sürekli gündemde nükleer santral tartışması yapılıp, sonunda bugün çalıştırılmayan mobil santrallar yaygınlaştırılmıştı. Acaba şimdi Sn. Tayyib Erdoğan'ın ısrarının arkasında ne var diye, insan merak ediyor... Nükleer enerji, misyonunu ve miadını; başta ABD ve Avrupa olmak üzere tüm gelişmiş ülkelerde tamamladı. Tüm dünyada artık terk edildiği üzere, başta nükleer santrallar olmak üzere fosil enerji kaynakları; çok büyük ve geri dönülemez bir çevre kirliliği ve toplumsal maliyet yaratmaktadır. Ayrıca nükleer enerjinin; sonlu, finansman-yatırım-işletim-söküm maliyetleri açısında en pahalı, yakıt ve teknoloji olarak dışa bağımlı oluşu, hala çözülemeyen radyoaktif atık sorunu, ekolojik dengeyi bozması nedeniyle ve üretim güvenirliği-kaza-risk-terör açısından da en tehlikeli olduğu anlaşılmış ve artık kabul edilmiştir. Bu gerçeklerden yola çıkarak, ülkemizin Avrupa Birliği "yolunda" enerji politikasının yeniden şekillendirilmeye çalışıldığı, özellikle enerji sektörümüzün yeniden yapılandırıldığı bu süreçte, önceliklerimizin ve tercihlerimizin artık nükleer enerji gibi fosil enerji kaynaklarından yana değil; yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarından, enerji verimliliğinden, tasarrufundan ve enerji altyapısının iyileştirilmesinden yana olması zaten "kaçınılmazdır". Fosil enerji kaynakları yerine; yerli, ucuz, bol, temiz, çevreci ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının sağlanmasını planlayan yeni bir "Ulusal Enerji Politikası" oluşturulmalıdır. Enerji Verimliliği Kanun tasarısının hazırlanması, EPDK'nın, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanunu ve Enerji Piyasası Kanunu'nun yeniden yapılanması-iyileştirilmesi sürecine; ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarının, çevre derneklerinin ve meslek örgütlerinin doğrudan katılımı sağlanmalıdır.
Kaynak:(1) Selami Çalışkan'ın Prof. Dr. Ahmet Yüksel Özemre ile röportajı. Milli Gazete-Eylül 2004
Anahtar sözcükler:nükleer santrallerin zararları, nükleer enerjinin zararları, nükleer santraller, nükleer santrallerin yapısı, nükleer santral, nükleer santrallerin çalışması, nükleer enerji makale, nükleer santral nedir, nükleer enerji nedir, nükleer reaktörlerin çalışması, nükleer makale, türkiye deki nükleer santraller, nükleer enerji, nükleer santraller ve çevreye verdiği zararlar, nükleer santral kazaları, nukleer enerjinin zararları, nükleer kazalar, nükleer enerji faydaları, türkiyede nükleer santraller, nükleer santrallerin yapımı, nükleer santrallerde elektrik üretimi, nükleer enerjinin fayda ve zararları, nükleer enerjiden günümüzde yararlanma, nükleer enerji çalışmaları, nükleer santrallerin yarar ve zararları, nükleer santrallerin fayda ve zararları, nükleer santral çevreye zarar, nükleer enerji ve ülkemizdeki kullanımı, nükleer enerji ve faydaları, nükleer enerji santrallerinin zararları, nükleer enerjinin çevreye verdiği zararlar, nükleer enerji mühendisliği, nukleer santraller, türkiye de nükleer santraller kurulmalı mı, türkiyede nükleer enerji, türkiyedeki nükleer enerji, nükleer santraller makale, nükleer santrallerle ilgili makaleler, nükleer santrallerin zararı, nükleer santrallerin maliyeti, nükleer santrallerin çalışmaları, nükleer santralin zararları, nükleer enerji ve türkiyedeki kullanımı, nükleer enerji reaktör kazaları, nükleer enerjinin zararlari, nükleer enerjinin yarar ve zararları, nükleer enerjinin yapımı, nukleer santrallerin yapısı, nukleer kazalar
© 2000-2008 |
|