|
|||||||||||||
|
|
Nasıl Bir Üniversite? (1)Üniversite nedir, nasıl olmadır? Biz bunun neresindeyiz? Dün, "Kim bilim insanı?"ndan sonra bu konuyu tartışmaya açmamız gerektiğini söylemiştim. Gelin, lafı hiç uzatmadan hemen konuya girelim: Evet? Nasıl bir üniversite istiyoruz? Devletin güdümünde bir üniversite mi? Yoksa özerk bir üniversite mi? Hemen bu sorunun devamında da, üniversite bütçesinin yüzde 95'ini devlet veriyorsa, vakıf üniversitelerine arazi tahsisi ve ekonomik destek sağlıyorsa, devlet müdahale etmez de ne eder sorusunu tartışmaya açıyorum. Yani hangi devlet, hangi kurum ya da hangi kişi, davul kendi sırtında, tokmak başkasının elinde olsun ister? Biraz da bunu da konuşalım... Türk üniversitelerinin en büyük sorunu, gerekçesi ne olursa olsun, üretim eksikliği. Pek çoğu hâlâ kendisini bir bilim merkezi olarak değil, meslek adamı yetiştiren okullar olarak görüyor. Ne kadar bilim üretiyorlar? Ürettikleri bu bilimin ne kadarı teknolojiye dönüşüyor? Üniversitelerin bu konudaki proje tutarı ne? Bilim, bilim için mi yapılıyor yoksa akademik kariyer için mi? Üniversitelerimizin evrensel bilime ve ülkeye katkısı ne kadar? Üretilen bilimin, ne kadarı, ne kadar refere ediliyor? Üniversiteler neden özerk olmalı? Onları dokunulmaz kılan ne olmalı? Üniversitelerde aykırı görüşlere ne kadar tolarans gösterilmeli? Özerklik ve özgürlük, fikirlere ve araştırmaya mı yoksa tembelliğe, kadrolaşmaya ve bilim dışı söylemlere mi verilmeli?.. Öğretim üyelerine mezara kadar mı kadro güvencesi sağlanmalı yoksa sözleşmeli hale mi getirilmeli? Tek tip maaş mı verilmeli, yoksa ürettiği ya da getirdiği projeye göre mi ücretlendirme yapılmalı? En önemlisi de üniversiteler nasıl yönetilmeli? İktidarların atadıklarıyla mı, YÖK'ün kalıplarına uyanlarla mı, göstermelik seçimlerle mi, mütevelli heyetleriyle mi yoksa o işi gerçekten yapmayı hak eden profesyonellerle mi? Örneğin, akademik ve idari yönetim birbirinden ayrılabilir mi? Örneğin, bölüm başkanı, dekan, rektör, YÖK üyesi ve YÖK başkanlığı için her şeyden önce, adaylardan bilimsel açıdan kendisini kanıtlaması, yönetim tecrübesi, vizyon gibi temel kriterler istenmeli mi? Üniversite siyasi bir yatırım mı, yoksa evrensel bilimin bir kalesi mi? Bolanya sürecine uyumdan uluslararası akreditasyona, Erasmus'tan ilk 500'e kadarki konular, başkalarının derdi mi olmalı, yoksa o üniversite mensuplarının mı? Neden bir Arşimet, Kopernik, Einstein, Marie Curie, Galilei çıkaramadık? Neden bilim alanında bir Nobel alamadık? Neden bilimi, bilim insanlığını, bir yaşam biçimi haline getiremedik? Üniversitelerimizi niye bilimin kâbeleri haline dönüştüremedik? Bu konuda elbette söylenecek çok söz var. Demagoji değil de, konuya gerçekten katkıda bulunmak isteyenlere köşemiz açık. Bilim insanlarımızdan sonra, üniversitelerimizi, ondan sonra da Ar-Ge'yi, teknolojiyi ve inovasyonu konuşalım. Yoksa YÖK, üniversitelerin, fakültelerin ve diğer bilimsel kuruluşların başına kim gelmiş, kim gitmiş hiç önemli değil. Önemli olan, nasıl geldikleri, kim oldukları değil, ne yaptıkları. Peki ya siyaset, medya, özel sektör ve toplumun katkısı? Bu da başlı başına bir tartışma konusu!.. Abbas Güçlü Arama önerileri: üniversiteler, Türkiye'de bilim, Türk bilimi, YÖK, akademi, eğitim, eğitim kalitesi, bilim, ilim, teknoloji, fen, öğretim kurumları, Onaylı Yorum Haberlerinden Sayfalar: üniversiteler, Türkiye'de bilim, Türk bilimi, YÖK, akademi, eğitim, eğitim kalitesi, bilim, ilim, teknoloji, fen, öğretim kurumları,
© 2000-2008 |
|